Advert
URFA KISAS KÖYÜ VALİ ABDULLAH ERİN KÜTÜPHANESİ
Aşir Kayabaşı

URFA KISAS KÖYÜ VALİ ABDULLAH ERİN KÜTÜPHANESİ

Reklam

“Mektebin vereceği ilim ve fen sayesindedir ki, Türk Milleti, Türk sanatı, iktisadiyatı, Türk şiir ve edebiyatı, bütün bedayiiyle inkişaf eder.”                             

                                                                                       ATATÜRK

 

      Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk “Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür.” der.  Bu kültür insanlık tarihinin gelişim sürecinde yaratılan bütün değerler birikiminin hazinesi de kütüphanedir.

      İnsanlık tarihi evrim sürecinde Kur’an-ı Kerim; insanî ve İslâmî bilimi referans aldığından ilk emri de: “Oku, seni yaratanın ismiyle oku” ayetindeki bu evrensel duygu, düşünce ve inanç mesajını Yüce Peygamberimiz de hiçbir ayrım gözetmeden; “İlim Çin’de ise de arayın bulun” öngörüsü olarak vurgular.

       Şah-ı Merdan-ı Ali ise; “Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum” derken. Türk tasavvuf Ereni Hacı Bektaş Veli; “İlim yolundan gidilmeyen yolun sonu karanlıktır” der. Mustafa Kemal Paşa ise aynı düşünceyi; “Hayatta en hakiki mürşit bilimdir, fendir.” Yani “akıl ve bilimi” öngörür.                                                                                                                                                                                                                                          

      Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulurken işte bu duygu, düşünce ve inancı referans alarak Türk kültür tarihinin en büyük devrimi olan Türk Harf İnkılabını, yaparken bazı kesimler buna “ladini” yazı diyerek, karşı dururken, Kısaslılar laik yolu benimsemiş olduklarından köylerinde 1929 yılında ilk Mektep açılmıştır.

      Ülkenin en yoksul, en çaresiz ve en ümitsiz devrinde hayat bulan bu büyük devrim gerçekleştirilmiş, onun yaratığı kurumlar ise günümüz aydınlanma çağının temel taşı olmuştur. Toplumsal değişme ve gelişmede bu merhaleyi sağlayan kurumların başında da o dönemde kurulan “Halk Evleri” ve “Köy Enstitüleri” gibi eğitim yuvaları gelmektedir.

     Kısas İlkokulu mezunlarından Ali Uğur (Sakey Ali); “1940’lı yılında mektebin açılış  teftişi nedeniyle Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in Urfa’dan Kısas’a geleceği bildirildiğinde kendisinin öğrenci olduğunu, Kısas köylülerinin belki üçyüz civarında atla Bakanı karşılamak üzere Kısas’ın 3 km. batısındaki Kesrendaş mezrasına gidip orada beklediklerini, Bakan oraya ulaşınca atlıların karşılama merasimi sonrası atlarla Kısas’a doğru cirit “At Yarışı” düzenlendiğini, Bakan köye gelince mektebi teftiş ederken kendisine “kurtla koyun” meselesini sorduğunu, verdiği cevapta aslında dost oldukları cevabını verince, Bakanın saçlarını okşadığını belirtir.”  Bu tıpkı, Aşık Veysel’in; “koyun kurt ile gezerdi, fikir başka başka olmasa” dizelerinde olduğu gibi, düşüncelerin farklı olabileceği gerçeği ve hoşgörüyü vurgulayan bu cevap olarak, cumhuriyet fikrinin özünü ifade eder.

      Bu kurumların Beden Eğitimi öğretmenliğini de yapan Aşık Veysel Şatıroğlu bu okulları adım adım dolaşarak Yunus Emre’nin iman: “Akılda, gönülde ve tindedir” öngörüsüne bağlı kalarak, kafalar bilgiyle aydınlanırken, gönüller de sevgi, barış ve kardeşlik duygularıyla dolar, “Mektebin bacaları, ders verir hocaları” dizeleriyle de gönüller coşar.

     Böylesi bir Eğitim-Öğretim planlaması ile Türkiye Cumhuriyeti’nin bu yuvalarındaki Eğitmenler tarafından keşfedilen yeteneklerin ortaya çıkarılması için kıt imkanlar harekete geçirilerek, yaratılan fırsat eşitliği sonucu sporcular bu dönemde dünya şampiyonu olmuş, en güzel romanlar bu dönemde yazılmış, en büyük şair, şarkıcı, tiyatrocu ve sinemacılar bu dönemde ortaya çıkmış ve ülke gerçeklerini yansıtan en özgün eserler bu eğitim kurumlarının yetiştirdiği aydın insanlar tarafından yazılmıştır.

       Bunları yaparken Milli Eğitim Bakanı’nın Atatürk’e efendim “öğretmen yok” dediğinde Atatürk, Ordu içerisinde “Ali Okulu” açılarak bunun gerçekleştirileceğini şöyle vurgular:

     “Türk Ordusunun yetiştirdiği, özellikle Cumhuriyet sonrasında yetiştirdiği, Çavuşlardan bu konuda pekâla yararlanabiliriz. Yüzlerce er arasından zekâları ile sivrilmiş bu erler, kısa süreli kurslarla bu iş için yararlı elemanlar durumuna kolayca gelebilirler ve bunlara da “Eğitmen” diyebilirsiniz.” der.

       İşte bu eğitmenlerden biri de ilimiz Kısas köyünden Malatya Akçadağ Köy Enstitüsü’nde 1940’lı yıllarda 6 aylık bir eğitmen kursu sonucu eğitmen olarak görev alan Murat oğlu 1908 doğumlu Murad Sefer Öztürkmen’dir.

        Köy Enstitüsü eğitimli bu nefer insan bu okulda aldığı eğitim ve yüklendiği misyonla bildiklerini örgencilerine, çevresine ve özellikle de köylüsüne anlatırken, televizyonu halkın anlayacağı bir dille anlatırken köylü hayret ve şaşkınlık içerisinde onu dinler:

       “Örgencilerim, arkadaşlarım, köylülerim, gelecekte bir alet çıkacak, şimdi radyolar’ da türkülerini dinlediğiniz sanatçıları bir “Camlı Sandık” gibi aletin içerisinde göreceksiniz” der.

       Onu dinleyen insanlar ise hep bir ağızdan biraz alaylı, biraz küçümser ve tam bir inanmazlıkla; “Yahu Hoca olur olur’da bu kadar olmaz, bir adam camlı sandık içerisine nasıl sığacak bu olacak bir şey mi?” diyerek tepki gösterirler.  

       İşte bu insanları eğitmek üzere açılan eğitim kurumları Eğitmenler rehberliğinde hizmet vermeyi başlatmış, ancak Türk aydınlanma çağının meşalesini taşıyan bu insanların yetiştiği Halkevleri ve Köy Enstitüleri gibi güzide kurumlar döneminde ülkenin böyle olup. Bilim, teknik ve teknoloji konusunda insanımızın düşünsel evreni böyle idi. Ancak, Anadolu köylüsü emeği ile geçinen, alınteri emeği kudsi değer olarak yaratan köylüler için Atatürk “Köylü milletin efendisidir.” Der.

      Cumhuriyetin yetiştirdiği yurt sever gazeteci-yazar Fikret Otyam ise Urfa’ya geldiğinde ilk önce benim köyüm dediği Kısas’a gelir konaklar, gazetecilik görevi gereği yörenin sorunlarını “Harran Hoyrat Mayın” ve “Gide Gide 1,2,3” vd. yayınlarında dile getirerek kamuoyu yaratır ve GAP’ın gerçekleştirilmesinde siyasilere öngörü kazandırır.

    Günümüzde Kısas’ta ozanlık geleneği bu köyün ozanlarının yerel ve ulusal TV’de sunduğu programlarda seslendirdikleri eserler hepimizin malumudur. Bu programlarda ozanların icra ettikleri, Türk Halk Müziği’nin en özgün eserleri, Urfa Kamuoyunun da gönlünü fethetmiş, takdir toplamaktadır.

       Türk Halk Müziği alanındaki bu başarının asıl kaynağı ise gönül gözü açık bu insanları yetiştiren “Kısas Cemevi” dir. Buradaki cemevi’nde edep, erkân ve yol düsturlarıyla yetişen bu ozan, aşık ve zakirlerden Doksandaon, Dertli Divani, Mehmet Acet (Sefaî), Kul Halil, Mehmet Erdem, Hüseyin Öztürkmen, Halit Aşan, Haydar Polat, Ahmet Aykut vd. insanın, gönlüne ve düşüncesine hitap edenlerden sadece birkaçıdır.

     Kısas köyü Kütüphanesi’nde böylece başlatılacak Okuma Seferberliği ve Bağlama Kursları’nda: Ünlü tasavvuf şairimiz Yunus Emre’nin; “İlim bilim demektir. Bilim kendini bilmektir. - Sen kendini bilmezsen. Bu nice okumaktır.” dizeleri rehber alınarak, bilimsel çalışmalar ve Muhammedî İslâm yolunda Alevi-Bektaşi, kültürünü ve büyük düşünür Hacı Bektaş Veli başta olmak üzere tüm Alevi Bektaşi yol önderlerinin felsefelerini, kültürlerini, yerleştirdikleri ve geliştirdikleri töreleri öğretmek, yaşatmak ve yaymak, bu doğrultuda; araştırmalar, incelemeler, sosyal ve kültürel çalışmalar yapılacağından emin olarak bu girişimlerini şimdinden kutlarım.           

      Urfa Kültür ve Edebiyatına Kısaslı’ların kazandırdığı bu kültürel değerlerin, “Kısas’ta Kütüphane” açılması ile daha da gelişerek gün yüzüne çıkarılacağı muhakkaktır. Umarım Kısaslı canlar bunun farkındadır. Onların desteğiyle bu hizmetler, açmış oldukları kütüphaneyle daha da geliştirecektir.

       24 Kasım 2020 Öğretmenler Günümüzde Kısas’ta eğitim ve öğretimine hizmet etmiş Eğitmen Murad Sefer, Abbas Dülger, Karakaş, 1960’lı yıllarda öğretmen ve okul müdürlerinden Hamit Tok, Adnan Çırım, Muzaffer Aydın, Necdet öğretmen ve 1970’li yıllarda Süleyman Özerol vd. adlarını hatırlayamadığımız eğitmen ve öğretmenlerin tümünün hatıralarını burada saygıyla yad ederim.   

     Günümüzde ise bu eğitim ve öğretimin hazinesi bir kütüphanenin açılmasına katkıda bulunan başta Şanlıurfa Valisi sayın Abdullah Erin’e teşekkür eder, emeği geçen tüm canları da kutlar ve başarılarının devamını dilerim.  

DİĞER YAZILAR
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Evlenme ve Boşanma İstatistikleri Şanlıurfa 2. sırada
Evlenme ve Boşanma İstatistikleri Şanlıurfa 2. sırada
TÜİK, Yurt içinde 17 milyon kişi seyahate çıktı
TÜİK, Yurt içinde 17 milyon kişi seyahate çıktı