Tümümüz yaşamımız boyunca gerek küçük, gerekse büyük herhangi bir rahatsızlığımız da veya bir yakınımızın yada sevdiğimizin hastalığında koştuğumuz ilk yer hastaneler ve dolayısıyla doktorlardır. Doktorlar; toplumda en güvenilir insanlar oldukları gibi doktorluk mesleği de, itibarı en yüksek meslek dallarının başında gelir. Bunun yegane nedeni ise elbette ki sağlıktır.
Bilindiği üzere doktorlar tıp eğitimini tamamladıktan ve mesleğe atılacakları zaman sembolik bir yemin eder. Bu yemin adı ‘Hipokrat Yemini’dir. Yeminde özetle, hekimin tıp öğrencilerine ve hastalarına karşı olan sorumlulukları ile yükümlülükleri bulunmaktadır. Dolayısıyla hiçbir doktor hasta ve hastalık ayrımı yapmadan görevini ifa etmek zorundadır.
Fakat gelin görün ki, tek-tük de olsa bazı doktorlar, tam tersini yapabiliyor. Bu durum en büyük zararı, mesleğin gereklerini fazlasıyla yerine getiren, ettiği yemine sadık kalan ve gece-gündüz demeden fedakarca çalışan meslektaşlarının ismine kara leke düşürüyor.
Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde art arda yaşanan iki olay, bir skandallar zinciri oluşturdu. Bu olaylarla ilgili yetkililerin yaptığı açıklamalar ise, bu zincirin halkalarını genişledikçe genişledi.
Olayın ilki Siirt'te ikamet eden Ç.K. isimli 27 yaşındaki kadının, 3’ncü doğumu için Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne getirilmesi ile başladı. Ç.K’yi farklı kılan ise, 21 yaşındayken kamyoncu kocasından HIV bulaşmasıydı.
Ç.K. ile ilgili skandallar zinciri hastaneye getirilmesiyle başladı. Öncelikle Ç.K. hastaneye kabul edilmedi. Başhekimin devreye girmesiyle yatışı yapılan kadın, bu kez yaklaşık 5-6 saat acilde bekletildi. Sezaryen doğumu gerçekleştirmek için o gün hastane yerine evinde olan doktor, hastanın HIV’li olması nedeniyle operasyona girmeyi kabul etmedi. Klinikte bulunan bazı doktorlar da nöbetçi olmadıklarını belirterek, ameliyata girmedi.
Bunun üzerine ameliyat için bölüm sorumlusu doktor evden çağrıldı ve hastaneye geldi. Bu kez de asistan konusunda sıkıntı yaşandı. Bazı asistanlar aynı nedenle ameliyata girmeyi reddedince, 2 ay önce göreve başlayan asistan doktor kadroya dahil edildi. Operasyon oluşturulan 5 kişilik ekip gerçekleştirdi. Bu sırada, tecrübesi bulunmayan asistan doktorun eline iğne battı. HIV virüsü kapma ihtimali üzerine gözetim altına alındı ve birkaç gün sonra da hastane yönetimi hakkında suç duyurusunda bulundu. Bu arada hastanede bariyerli eldiven bulunmadığı ve Diyarbakır Kadın Doğum Hastanesi'nden temin edildiği ortaya çıktı.
İkinci olayda ise, Diyarbakır'ın Çınar ilçesi Beneklitaş köyünde boğazına fasulye kaçan 2 yaşındaki Fatih Çimen'in, Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nden, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne sevk edilmesiyle yaşandı. Her iki hastanede de yapılan tetkikler sonucunda patolojik bulgulara rastlanmayan Fatih, taburcu edildikten bir gün sonra hayatını kaybetti.
Bu olaylar üzerine Diyarbakır Dicle Üniversitesi Hastanesi Başhekim Prof. Ali Kemal Kadiroğlu, özellikle HIV skandalıyla ilgili bölüm hocalarını suçlayarak ‘kumpas’ iddiasında bulundu ve hekimlerin bu vakaya girmek istememelerinin hiçbir açıklaması olamayacağını söyledi.
Rektörü Prof. Dr. Talip Gül ise, ‘Kadın ve doğum kliniğinin ana bilim dalı başkanıyım. Bölümde sorumlusu olarak ameliyatı yapan Doç. Dr. Elif Ağaçayak'ı vekil olarak tayin ettim. Asistanın eline iğne battığı söylendi. Tüm ameliyatlarda bu tür kompikasyonlar olabiliyor. 30 yıldır ameliyatlara giriyorum, bu tür vakalar çok oldu. Hastanın HIV taşıması sıkıntı oldu. Ameliyata girmek istemeyen doktorlar olmuş olabilir, ama başka ekip ameliyatı yaptı. Asistanın eline iğne batmasa bu olay bu kadar büyümezdi. Bu olay çok büyütüldü, büyütülecek bir şey yok. Ameliyat yapıldı, hasta ve bebeği sağlıklı bir şekilde taburcu edildi’ diyerek en şaşırtıcı açıklamayı yaptı.
Özellikle HIV’lı hasta konusunda hem Sağlık Bakanlığı, hem de Dicle Üniversitesi soruşturma başlattı. Ayrıca bir suç duyurusu da var. Minik Fatih’in ölümü ile ilgili de Diyarbakır Sağlık Müdürlüğü soruşturma başlattı. Bu soruşturmaların sonucunu merakla bekliyoruz. Umarız bu skandallar zinciri, hastane yetkililerinin dediği gibi sıradanmış gibi algılanmaz ve sorumlular gerekli cezayı alır. Çünkü söz konusu olan insan hayatı…
Sevgiyle kalın.
