Advert
Advert
STK MI, ÇIKAR ÖRGÜTLERİ Mİ?
Ercan Akkar

STK MI, ÇIKAR ÖRGÜTLERİ Mİ?

Reklam

‘Sivil Toplum Kuruluşları ya da Sivil Toplum Örgütleri, resmi kurumların dışında kalan ve bunlardan bağımsız olarak çalışan, politik, sosyal, kültürel, hukuki ve çevresel amaçları doğrultusunda lobi çalışmaları, ikna ve eylemlerle çalışan, üyelerini ve çalışanlarını gönüllülük usulüyle alan, kar amacı gütmeyen ve gelirlerini bağışlar veya üyelik ödemeleri ile sağlayan kuruluşlardır. Sivil Toplum Örgütleri oda, sendika, vakıf ve dernek adı altında faaliyet gösterir. Vakıf ve dernekler topluma yararlı bir hizmet geliştirmek için kurulmuş yasal topluluklardır ve herkese yardım etmek için kurulmuşlardır.’

Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Dernekler Dairesi Başkanlığı’nın 2016 yılı istatistiklerine göre, Türkiye’de 108 bin 748 dernek ve 5 bin 14 yeni vakıf faaliyet gösteriyor. Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı’nın Sivil Toplum İzleme Raporu 2013-2014’e göre ise, dernek üyelerinin yalnızca yüzde 4,8’i kadın, yüzde 70’i ise 30-50 yaş aralığında. Kısa adıyla STK’lar, böyle tarif ederek sayıları ve üye profilleri rakamlara bu şekilde yansıyor.

Bir başka veride, Türkiye’de önceki yıllara kıyasla STK üyeliğine olan ilgide bir artış olduğunu ortaya koyuyor. Verilere göre, çeşitli derneklere üye olan kişi sayısının 9 yılda, 5 milyon 300 binden 10 milyona yükseldiğini, nüfusun yüzde 13’üne ulaşan bu rakamın, Avrupa Birliği ülkelerinin halen çok gerisinde bulunulduğu da belirtiliyor.

Üstteki tarife uyan STK’lar, demokrasi güçlü, hukuk devletlerinde işlevlerini elbette fazlasıyla yerine getiriyordur. Ancak bunun tam tersi ülkelerde ise, sadece çıkar ilişkileri üzerine kurulup örgütlendiklerini görmek mümkündür.

Demokrasisi sürekli olarak kesintiye uğrayan ve bir türlü hukuk devleti olmayı başaramayan Türkiye’deki STK’ların durumu aslında ülkenin genel durumundan pek farklı değil. Askeri darbelerle kapatılan ve darbecilerin yönlendirmesiyle oluşan STK’lar, sivil siyasete geçildiğinde bu kez iktidarların yönlendirmesi ve şekillendirmesine maruz kalarak gerçek anlamda bir türlü STK olmayı başaramazlar. Genelleme yapmamakla birlikte STK’ların ülkedeki ahval ve şerâiti bu…

15 Temmuz darbe planını gerçekleştiren Fetullahçı Terör Örgütü Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) adına devletin içine sızan valisinden emniyet müdürüne, hakiminden savcısına, birçok kamu kurum ve kuruluşu yetkilisi, kimi zaman Sosyal Destek Programı (SODES) yada diğer hibe programları kapsamında yandaş STK’larına milyonlarca lira kaynak aktardı.

Gazeteciler olarak mesleğimiz gereği STK başkan, yönetim kurulu ve üyeleriyle zaman zaman biraraya gelir, zaman zamanda bazı konularda bilgilerine başvurmak üzere ararız. Van’dan Urfa’ya, Mardin’den Diyarbakır’a kadar bölgenin her köşesinde gazetecilik yapan biri olarak, son yıllarda iktidarın kendisine muhalif olan STK’lara karşı kendi STK’sını oluşturduğunu ve bunlara çeşitli destek sağladığı yönünde iddialar ortaya atılıyor, çeşitli basın kuruluşlarında bu yönlü  haberlerin sayısı her geçen gün de artıyor.

Son günlerde Diyarbakır’daki bazı STK temsilcileri maalesef ki, kendilerini dev aynasında görmeye başladı. Daha önce yerel medyada haberlerinin çıkması için kapıları aşındıranlar, her nedense şimdilerde sadece ulusal medyaya açıklama yapma gereği duyuyorlar. Hem de yerel medya mensubu muhabirin konusunu ulusal medyaya taşıma nezaketsizliğini göstererek.

Bu tür STK temsilcilerine bir çift lafım var. Kim güçlüyse ondan taraf görüneceksin, sonra hak hukuktan bahsedeceksin. Temsil ettiğin STK’nın inşaat işleri için Diyarbakır’dan malzeme almayacaksın, daha pahalıya gidip komşu şehirden alacaksın. Yıllarca STK başkanı diye o koltukta oturacaksın ve temsil ettiğin üyelerin görüşünü almadan siyasilere ‘şu kadar üyemle arkanızdayım’ deyip meclise girmeye çalışacaksın. O koltuğa oturduğunda ne kadar malın mülkün vardı, bugün ne kadar malın mülkün var. İlginçtir bazı meslek gruplarının teknolojiye yenildiği yönünde sürekli haberler yapıyoruz (Semerci, Keçeci, Yemenici, Kalaycı) gibi. Ama bu oda başkanı STK temsilcileri, siyasilere, bürokratlara ve güçlü kesimlere hava atarak ‘Vay bin üyemle, yok 2 bin üyemle  arkanızdayız’ deyip nemalanmaya çalışacaksınız.  

Sadece gündemdeki ekonomik sorunlarla ilgili bilgi almaya gelen emekçi muhabirleri sürekli atlatıp, ulusal medyaya bilgi aktaracaksın. STK’lık ve emeğe saygı bunun neresinde.

Diyarbakır’dan Urfa’ya, Van’dan Mardin’e kadar tüm STK temsilcilerine son sözüm. Gerçek anlamda STK’cılık yapın. STK’ların ülkedeki iç acıcı olmayan  durumunu tersine çevirin. STK’ları çıkar örgütü olmaktan çıkarıp gerçek işlevine dönüştürün. Yoksa tarih siz ve sizin gibileri affetmeyecektir.

Bir dip not, yukarıda da belirttiğimi tekrar belirtmekte yarar görüyorum. STK’cılığı gerçek anlamda yapan tüm örgütleri bunun dışında tutuyor ve sayılarının artması gerektiğini düşünüyorum. O zaman hem demokrasimize, hem de hukukun üstünlüğüne katkı sağlamış oluruz.

Sevgiyle kalın.

DİĞER YAZILAR
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Evlenme ve Boşanma İstatistikleri Şanlıurfa 2. sırada
Evlenme ve Boşanma İstatistikleri Şanlıurfa 2. sırada
TÜİK, Yurt içinde 17 milyon kişi seyahate çıktı
TÜİK, Yurt içinde 17 milyon kişi seyahate çıktı