Advert
Diyarbakır'a yakışıyor mu?
Ercan Akkar

Diyarbakır'a yakışıyor mu?

Reklam

Diyarbakır öyle bir şehirdir ki, hemen hemen her alanda tüm Dünya kentlerini kıskandıracak büyük değerlere ve güzelliklere sahiptir.

Diyarbakır; insanlık tarihi boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmakla kalmamış, bu değer ve medeniyet izlerini tarihin derinliklerinden günümüze kadar taşıyarak, insanlığa karşı büyük bir görevi de yerine getirmiştir.

İnsanlık için bu kadar önemli ve bilinen kent, son dönemlerde büyük tahribatlar ve kayıplar yaşasa da, tarihte olduğu gibi küllerinden yeniden doğarak eski günlerine dönme yolunda büyük işaretler veriyor. Veriyor vermesine ama gelin görün ki, ‘denizleri geçerken derede boğuluyoruz’ misali eksiklerde gün gibi orta yerde duruyor…

Kurban Bayramı nedeniyle uzun tatili fırsat bilen tanıdıklarımız, bizleri ziyarete geliyor. Bizlerde doğal olarak onlara Diyarbakır’ın güzelliklerini ve tarihi yerlerini tanıtmaya, bir nevi gönüllü turizm elçisi gibi doğru bir şekilde anlatmaya gayret ediyoruz.

Gezdirdiğimiz yerlerin başında Surlar, Gazi Köşkü, Kırklar Dağı, Hevsel Bahçeleri, On Gözlü Köprü, Ulu Camii, Hazreti Süleyman Camii, İçkale, Malabadi Köprüsü, Hasuni ve Hilar mağaraları, Eğil ilk akla gelen yerler oluyor. Misafirlerimizden, gittikleri yerlerde çevrelerindeki tüm insanlara bu büyüleyici tarih ve güzellikleri anlatmalarını istiyoruz.

Bu girişten sonra asıl meseleye gelelim. On Gözlü Köprü’nün bulunduğu alan hemen hemen herkesin favori yerlerinin başında geliyor. Bunun nedeni çok basit. Bu bölgede köprünün dışında Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün kaldığı Gazi Köşkü, türkülere konu olan kimine göre Nuh’un Gemisi'nin bulunduğu, kimine göre ise, tarihte kentin sorunlarını çözmek için Kırklar Meclisi'nin toplandığı Kırklar Dağı ve Hevsel Bahçelerinin arasından Diyarbakır Surları'nın bir tablo gibi mükemmel görüntüsünü birarada olmasından kaynaklanıyor.

Fakat gelin görün ki bu bölgeye gitmek, gezmek, görmek, zevk yerine adeta  işkenceye dönüşüyor resmen…

-Öncelikle yol bir felaket. Bir kısmı asfalt, bir kısmı şose.

-Trafik; yoğunluk ve araçların sağlı-sollu gelişi güzel park etmesi nedeniyle neredeyse hiç işlemiyor.

-Birçok kişi, On Gözlü Köprü’yü araçlarından inmeden görüp bölgeden ayrılıyor.

-Dicle Nehri boyunca işgaliye almış başını gidiyor.

-Bölgedeki lokantadan cafelere kadar her yerde fiyatlar çok yüksek.

-Dicle Vadisi yazısı ve bir-iki küçük ayrıntının o bölgeye neden yapıldığını anlamak mümkün değil.

-Sur ilçe merkezindeki birçok tarihi mekanın bulunduğu cadde ve sokaklar da  dahil temizlik neredeyse hiç yok. Her taraf çöp dolu.

-Birçok işyerinde hijyen sorunu almış başını gidiyor.

Bunlar ilk gözüme çarpan ve bölgedeki birçok esnaf, turizmci ile arkadaştan edindiğim bilgilerden ortaya çıktı. Eksiğin daha fazla olduğundan kesinlikle eminim. Diyarbakır Valisi Hasan Basri Güzeloğlu’nun bu konudaki hassasiyetini  çok iyi bilenlerdenim. Çünkü Vali Güzeloğlu hem bir Diyarbakır sevdalısı, hem de turizm de büyük hedefleri olan bir yönetici.

Dolayısıyla diğer yöneticiler, Vali Güzeloğlu’ndan önce davranarak çözümü kolay olan bu sorunları biran önce halletmeli. Peki, bu yöneticiler ne yapmalı?

-Bölgenin yol sorununu en kısa sürede çözmeli.

-Kısa vadede park sorunu, uzun vadede bir büyük otopark yaparak sorunu kökten çözmeli.

-Dicle Nehri kenarındaki işgaliye ortadan kaldırılmalı.

-Belediyeler lokanta ve cafe gibi yerleri daha sıkı denetlemeli.

-Dicle Vadisi Projesi çok kapsamlı bir proje, bir mescit ve bir yazıya indirgenmemeli.

-Sur ilçe merkezi de dahil olmak üzere çöpler titizlikle toplanmalı.

-Bölgeye trafik ve turizm polisi yerleştirilmeli.

-Zabıtalar daha sıkı denetime çıkmalı.

Sevgiyle kalın.

DİĞER YAZILAR
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Evlenme ve Boşanma İstatistikleri Şanlıurfa 2. sırada
Evlenme ve Boşanma İstatistikleri Şanlıurfa 2. sırada
TÜİK, Yurt içinde 17 milyon kişi seyahate çıktı
TÜİK, Yurt içinde 17 milyon kişi seyahate çıktı