Advert
Kışın elektrik, yazın su derdi…
Ercan Akkar

Kışın elektrik, yazın su derdi…

Reklam

Elektrik insanoğlunun yaşamını kolaylaştıran en önemli icatların başında gelmektedir. Ulaşım, tıp, tarım, iletişim, sanayi kısacası her alanda kullandığımız elektrik, aynı zamanda çağdaşlaşmanın en önemli göstergesidir. Günümüzde elektriksiz bir yaşam düşünülmesi neredeyse imkansızdır. Birkaç saatlik elektrik kesintisi, yaşamın durması, felç olması anlamına geliyor. Su ise, çok daha önemlidir. Çünkü su hayattır, susuz bir yaşam olması mümkün değildir.

Önce elektrikteki durama bir bakalım. Günümüzde elektrik enerjisi başlıca termik, hidro ve nükleer kaynaklardan üretilmektedir. Bu kaynaklara son yıllarda üretimde payı artan yenilenebilir kaynaklar da eklendi. Bunlar rüzgar, güneş, jeotermal, biyokütle, hidrojen, dalga, hidroelektrikten oluşmaktadır.

Su konusunda ise durumumuz hiç de iç açıcı değil. Uzmanlara göre; yılda kişi başına kullanılabilir su miktarı 1 milyon metreküpten az ise su fakiri, yıllık 2 milyon metreküpten az ise su azlığı, yıllık 8 milyon metreküpten fazla ise su zengini ülkesiniz demektir. Türkiye'de kişi başına yıllık, 1 milyon 519 bin metreküp kullanılabilir su düşüyor. Yani su azlığı yaşayan ülke konumundayız. Su kaynaklarımızı böylesine hovardaca harcamaya devam ettiğimiz taktirde, birkaç yıla kalmaz su fakiri ülke konumuna düşeceğiz.

Su konusunda durum iyi değilken, elektrik enerjisine ihtiyacı konusunda da farklı görüşler hakim… Kimine göre elektrikte üretim fazlamız var, kimine göre halen dışa bağımlıyız. Ancak son yıllarda elektrik üretimi için küçük bir derenin üzerine bile santral yapıldığını düşünürsek, bu konuda önemli bir rant olduğunu ve de bunun su kaynaklarının azalmasına büyük etkisi olduğunu görebiliriz.

Bu tespitleri yaptıktan sonra asıl meseleye geleyim. Elektrik ve su kesintileri konusunda o kadar çok yazı yazdım ki, inanın sayısını ben bile hatırlamıyorum. Fakat bu sorun ülke genelinde devam ettiği sürece onlarca yazar, konuyu tekrar tekrar köşesine taşımak zorunda kalacaktır.

Birkaç gün önce Diyarbakır’ın en çok ihmal edilmiş ilçesi konumundaki Lice’nin Zümrüt Mahallesi’ne bağlı Mutlu Mezrası’ndan adı bende saklı bir okurumdan elektrik ve su kesintisi konusunda bir mektup aldım. Okurum çok dertliydi. Yazın su, kışın ise elektrik kesintisinden bıktıklarını, en temel ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını yazıyordu. Sonra telefonla da görüşerek konuyu teyit ettim. En iyisi ben daha fazla uzatmadan okurumun mektubuna yer vereyim. Belki ilgili yerler gerekli mesajı alır.

“Merhaba Ercan Abi. Bir sorunumuzu sana anlatmak istiyorum. Belki bize yardımcı olursun. Lice merkez ve köylerinde yıllardır elektrik ve su sıkıntısı yaşıyoruz. Ve tüm başvurularımıza rağmen sorun bir türlü giderilmiyor. Malum kış gelmek üzere. Lice Zümrüt Mahallesi, Mutlu Mezrasında oturuyorum. Geçen sene kış ayında neredeyse hiç elektriğimiz yoktu. Hep arızadan dolayı kesiliyordu. Mezramıza ender gelen DEDAŞ ekipleriyle birlikte uğraşmamıza rağmen, trafonun yetersiz olması nedeniyle bir türlü elektrik arızası giderilmiyor. Geçen yıl 3.5 ay elektriksiz yaşadık.

Sanırım mezramıza 1986-1987 yıllarında elektrik geldi ve o gün bugündür elektrik arızalarıyla uğraşıyoruz. Geçen sene kış aylarında resmen rezillik çektik. 5 tane köyde cenazemiz vardı. Misafirlere ve çevre köyler rezil olduk. Nereye başvurduysak sonuç alamadık.

Bir diğer sorunumuz da su kesintisidir. Yazın suyumuz hiç gelmiyor. O sıcak günlerde susuzluktan kavruluyoruz. Ne tarım yapabiliyoruz, ne hayvanlarımıza su verebiliyoruz. Su ihtiyacımızı, bir kişinin arazisinde çıkan sudan karşılıyoruz. Tabi para karşılığında.

Kış gelmeden özellikle bu elektrik sorunu çözmemiz gerekiyor. Bizim elimizden fazla bir şey gelmiyor. Sizden isteğim, sorunumuzu yetkili yerlere ulaştırmanız. 40 haneli köy halkı olarak şimdiden size minnettarız. Bu arada su ve elektrik sorunu, sadece bizim mezramız için geçerli de değil. Neredeyse tüm köy ve mezralarda bu sorun var.”

Durum bundan ibaret… Yani çok vahim… Yazmak ve okumak en kolayı… Yaşamadan anlamak zor. Gel de koskoca 3.5 ay elektriksiz yaşa. O da yetmedi bir de susuz kavurucu günler gör.

DEDAŞ özelleştirildi ve daha kaliteli hizmet vermek zorunda. Ama her özelleştirilen kurum gibi DEDAŞ’ın da birinci önceliği maalesef kasasını doldurmak. O nedenle bu konuya duyarlılığından şüphe duymadığım ve her zaman vatandaşın sorunlarına öncelik veren Diyarbakır Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Hasan Basri Güzeloğlu’nun el atacağından ve de imkanlar dahilinde sorunları en kısa sürede çözeceğinden hiç kuşkum bulunmuyor. Ben elçilik görevimi yaptım, şimdi top yetkililerde.

Sevgiyle kalın.

DİĞER YAZILAR
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Evlenme ve Boşanma İstatistikleri Şanlıurfa 2. sırada
Evlenme ve Boşanma İstatistikleri Şanlıurfa 2. sırada
TÜİK, Yurt içinde 17 milyon kişi seyahate çıktı
TÜİK, Yurt içinde 17 milyon kişi seyahate çıktı