Advert
Advert
UCUBELERİN YAPIMI DURDURULMALI…
Ercan Akkar

UCUBELERİN YAPIMI DURDURULMALI…

Reklam

Diyarbakır; Anadolu ile Mezopotamya arasında köprü durumunda bulunan çok önemli bir merkez, yaşamın kesintisiz olarak 5 bin yıldan bu yana devam ettiği önemli bir yerleşim yeri, 33 medeniyete ev sahipliği yapmasıyla açık hava müzesi, 7 Peygamber mezarı, 3 Peygamber mekanı ve 541 sahabenin bulunduğu kutsal bir şehir, Türk’ten Kürde, Keldani’den Ermeni’ye, Müslüman’dan Hıristiyan’a kadar birçok kadim halkın bir arada kardeşçe yaşadığı ender kentlerden biridir.

 İşte tüm bu özelliklerinden olsa gerek Diyarbakır’ı, tarihi boyunca rahat bırakmadılar-bırakmıyorlar. Bu özel kent üzerinden her zaman çeşitli oyunlar oynanmış- oynanıyor ve oynanacağa da benziyor. Bu kadim kentin sevinci kadar acısı da çok fazla olmuş, ancak her zorluğu aşarak bugüne dimdik ayakta durarak gelmesini bilmiştir.

 Diyarbakır, büyükşehir olduktan sonra dört merkez ilçeye bölündü. Yenişehir, Kayapınar, Bağlar ve kentin en önemli tarihi eserlerinin yer aldığı UNESCO tarafından da Dünya Kültür Mirası listesine giren ve de Surlar tarafından çevrelen tarihi Sur ilçesi. Sur; aynı zamanda Diyarbakır’daki ticaretin de merkezi konumundaydı. Buradaki ticaret kentin tamamını etki ederdi. ‘Konumundaydı’, ‘Etkilerdi’ diyorum, çünkü Sur o eski Sur değil ve nasıl olacağı konusunda da çok fazla fikrimizin olduğu da söylenemez.

 Sur’da 2 Aralık 2015’de 6 mahallede ilan edilen sokağa çıkma yasağı halen devam ediyor. 6 mahallede kendine has özellikleri bulunan ne kadar Diyarbakır Evi ayakta kaldı veya ayakta kalan yapı var mı bilemiyoruz. Son günlerde Sur, yasaklı mahallelerin dışında kalan Alipaşa ve Lalebey mahallelerindeki yıkım kararı ve yıkımlarla da gündeme geliyor. Sur’da bulunan Diyarbakır Evleri şöyle tarif edilir:

 “Binlerce yıllık tecrübe sonucu gelişerek, şehrin tarihi kimliğine ve iklim şartlarına en uygun duruma gelmiş, malzemesinin de etkisiyle kendine özgü özellikler taşıyan bir mimari şekil doğmuştur. Dışa kapalı olan evlere hep aynı örnekte yapılmış mütevazi bir kapıdan girilir. Bu kapıyla genellikle küçük bir holden geçilerek avluya varılır. Avlu evin haremi durumundadır. Bu nedenle dışarıdan avlu, avludan dışarısı gözükmez. Rengarenk gül vesair çiçekleri, havuz ve şadırvanlarıyla Diyarbakır Evleri’nin avluları hayatiyet doludur. Kara renkli bazalt örgülü duvarları "Cıs" adı verilen beyaz renkli bezemelerle, pencere ve eyvan boşlukları ile hafifler ve zengin, zarif motifli pencere ve gezemek parmaklıkları ile tamamlanır. Diyarbakır Ev planının şekillenmesinde en önemli etken iklim olduğu için evlerde yazlık, kışlık ve mevsimlik bölümlerle karşılaşırız. Bütün bu bölümler evin merkezini oluşturan avlunun dört etrafını çevreler.”

 O güzelim Diyarbakır Evleri işte böyle anlatılıyor. Geçtiğimiz günlerde yasaklı mahallelerde İstanbul Konut İmar Plan Sanayi ve Ticaret A.Ş (KİPTAŞ) tarafından inşa edilen bir Diyarbakır Evi, kamuoyu ile paylaşıldı ve tartışma da burada başladı.

 Diyarbakır Tanıtma Kültür ve Yardımlaşma Vakfı Diyarbakır Şube Başkanı Erhan Akalınlar, düzenlediği basın toplantısında, Sur ilçesinde yapılan ve adına “Diyarbekir Evleri” denilen projelerin Diyarbekir Evleriyle uzaktan yakından ilgisinin olmadığını söyledi.

 Diyarbakır Kültür Turizm ve Musiki Derneği Başkanı Kenan Aksu da, ‘Sur’da yapılan Diyarbakır Evleri’nin tamamen beton üzerine kaplama usulüyle inşa edildiğini üzülerek gördük. Diyarbakır mimarisine benzemeyen, sadece bazalt taşlarla giydirilmiş, fabrikasyon şeklinde beton yapıların inşa edildiğini görmekteyiz. Hâlbuki bizim Diyarbakır Evleri’nin hiçbiri bir diğerine benzemez’ dedi.

 Dicle Üniversitesi Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi İnşaat Bölümü eski öğretim üyesi Murat Akın ise, ‘Dışarıdan gelen yabancı bir turistin, bu proje bittiği zaman oradaki tarihi dokuyu hissetmesi, yaşaması ve özümsemesi asla mümkün değildir. Düşünün, karşınızda yapay, fabrikasyon, sunu bir yapı var. Siz, Diyarbakır’a gelen yerli ve yabancı turistlere Diyarbakır eskiden buydu dediğinizde onlara bu hissi veremezsiniz ve gülünç bir duruma düşersiniz’ demişti.

 Diyarbakır Mimarlar Odası Eşbaşkanı Şerefhan Aydın ise, Sur’daki tarihi değerlerin yok edildiğini öne sürerek, şuan inşa edilen yapıların ucube olduğunu, Diyarbakır tarihi ve mimarisine uygun dokuyu zerre kadar barındırmadığını ifade etti.Sur’a betondan evlerin yapıldığını söyleyen Aydın, ‘Yapılan evlere bir de küçük bir avlu bırakılıyor. Benzerlik olsun diye bazalt taşı kullanılıyor. Ama bazalt taşı da kesme bazalt taşıdır. Yine fabrikasyon yapılıyor. Orada kullanılan taşlar ile Diclekent’te yapılan yeni inşaatların hiç bir farkı yoktur. Sur ruhunu isteseler de yaratamazlar. Sur yapısında tarihi ve yaşanılmış anıları var’ diye tepki göstermişti.

 Tüm bu tartışmalardan sonra konuyla ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki ve ilgili kurum temsilcileri ile bir araya gelen Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker, Sur’da yapılan evlerin hatalı olduğunu ve kentin mimarisine uygun şekilde çalışmaların devam etmesi gerektiğini söyledi. Yanlışın düzeltilmesi yönünde talimat veren Eker, ‘Diyarbakır 5 bin yıllık geçmişe sahip bir kent. Diyarbakır, Anadolu ile Mezopotamya arasında bir köşe taşı görevi gören ve toprakların değerleriyle şekillenen, şehir hayatının nakış nakış, örgü örgü işlendiği bir medeniyet anlayışına sahiptir. Bu medeniyet anlayışı çoğu kez şehrin sahip olduğu mimarı yapılarla gelecek kuşaklara taşınmaktadır. Dolayısıyla bunların korunması gerekmektedir’ dedi.

 Mehdi Eker, Diyarbakırlıdır. O sokaklarda, caddelerde büyümüştür. Dolayısıyla o evlerin ne kadar yanlış olduğunu ondan iyi bilen yoktur. Umarım Eker, işin peşini bırakmaz ve o ucubeler yıkılır.

 Sevgiyle kalın.

DİĞER YAZILAR
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Evlenme ve Boşanma İstatistikleri Şanlıurfa 2. sırada
Evlenme ve Boşanma İstatistikleri Şanlıurfa 2. sırada
TÜİK, Yurt içinde 17 milyon kişi seyahate çıktı
TÜİK, Yurt içinde 17 milyon kişi seyahate çıktı