Yağmur berekettir, yağmur çevremizi mikroplardan arındırır ve hasta olanların iyileşmesine yardımcı olur diye biliriz, söyleriz. Ancak her şeyin fazlası nasıl zarar ise, yağmurun fazlasının da bereket yerine felaket, hastalıkların iyileşmesi yerine ölüm getirdiğini şu yaşlı Dünya’mızda defalarca gördük-şahit olduk.
Yaşlı Dünya’mız demişken, sorumluğu Dünya’ya yıkmak, onu suçlamak işin kolay tarafı olsa gerek. Asıl sorumlu biz insanlar değil miyiz? Dünya’daki kaynakları ve bize sunduğu nimetleri har vurup harman savuran, doğanın dengesini yeşili yok ederek bozan, hidroelektrik ve nükleer santraller yaparak çevreyi kirleten, her şeyi kimyasallarla halletmeye çalışan, Ozon Tabakasını bile delmeyi başaran, Dünya’yı paylaştığımız diğer canlıların hem yaşam alanlarını, hem de avlayarak yok eden biz insanlar değimliyiz?
Bu kadar yorduğumuz, kaynaklarını tükettiğimiz, ekolojik dengesini altüst ettiğimiz Dünya’mızda, doğal olarak mevsimlerin olağan akışı da değişiyor. Dünya da deprem, sel, tusunami, toprak kayması gibi afetlerle bunun hesabını kat ve kat soruyor bizlerden…
Türkiye’nin birçok bölgesinde olduğu gibi, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde de yağmur ilk önce bereketiyle geldi, ortalığı hastalıklardan arındırdı. Ancak şiddeti artınca bu kez tablo tam tersine döndü. Diyarbakır’dan Urfa’ya, Mardin’den Şırnak’a her tarafta günlük yaşam etkilenmeye yollar, mahalleler, köyler göle döndü, ekili alanlar zarar gördü.
Doğrusunu isterseniz, iki günlük bir yağış sonucunda araçların yollarda kalmasının, köprülerin yıkılmasının, işyerlerinin ve evlerin sulardan zarar görmesinin, elektriklerin ve internet altyapısının çökmesinin insanoğlunun, Dünya ve doğa karşısında ne kadar aciz kaldığını bir kez daha ortaya koydu.
Mevsimin ilk yağışları bir uyarı, bir mesaj niteliği de taşıyor. Söz konusu yağışlardan zarar gören kentlerde, ilçelerde, beldelerde ve köylerde yaşayan vatandaşlar, yetkililere iletmemiz için maillerle, telefonlarla, sosyal medya aracılığıyla bizlere ulaştı, sıkıntılarını iletmemizi istedi.
Vatandaşlar özetle yerel yöneticilere; ‘önümüzde seçim var. Altyapıya bir şey yapmadığınız bu yağışla ortaya çıktı. Onca parayı sadece makyaj için harcadınız. Övündüğünüz hizmetlerin birer balon olduğu ortaya çıktı’ derken, DEDAŞ’a da, ‘her gün gazetelerde sayfa sayfa bölgedeki illere, ilçelere, beldelere, hatta köylere yaptığınız milyonlarca liralık altyapı hizmetlerini anlatıp duruyorsunuz. Bir yağmurda bölgenin tüm yerleşim alanları karanlığa gömüldü. Bu da yaptığınız yatırımların gerçek olmadığını ortaya koyuyor’ son alarak da internet hizmeti sunan tüm kurumlara, ‘vermediğiniz hizmetin bile parasını almasını biliyorsunuz. En küçük bir yağışta bütün altyapınız çöküyor. Muhatap alabileceğimiz kimseyi bulamıyoruz’ diye tepkilerini ortaya koydular.
Görüyorsunuz; birileri daha fazla para kazanmak, birileri daha fazla koltuklarında oturmak, birileri daha fazla şöhret olmak, birileri daha fazla kirleterek, birileri birilerini daha fazla zengin etmek için Dünya’nın kaynaklarını her geçen gün daha fazla tüketiyor. Sonuç olarak asıl sorumlunun biz insanlar olduğu ortaya çıkıyor.
Sevgiyle kalın.
