Advert
Advert
Hangi konuda karnemiz iyi ki…
Ercan Akkar

Hangi konuda karnemiz iyi ki…

Reklam

Çok yoğun bir haftayı geride bıraktık. 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü, 24 Kasım Öğretmenler Günü, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’ydü. Bu konuların yanı sıra, cezaevlerindeki durum ve hak ihlalleri hakkında içimizi karartan açıklamalar peş peşe geldi.

Maalesef her üç konuda olduğu gibi cezaevleri konusunda da karnemiz hiç iyi değil. İyiye gideceği yönünde hiçbir yasal düzenleme yapılmadığı ve bu yönde herhangi bir adım atılmadığından olsa gerek, toplumda bu konularda karamsar bir hava hakim…

Bu umutsuz ve karamsar havayı yaratan elbette ki ben değilim. Bu konularda kafa yoran ve bu konuları gündeme taşımak için çabalayan insan hakları savunucuları, hukukçular ve bizzati devletin resmi rakamları bulunmaktadır.

Bunları yazmak çok hoşuma gitmiyor, ama çok uzun süreden bu yana medyada söz konusu konulara olan ilgi azaldı ve neredeyse hiç kimseyi ilgilendirmiyor. Medyanın büyük bir bölümünün farklı gündemleri, farklı işleri olduğu için onlara yoğunlaşıyorlar galiba...

Fazla yorum yapmadan açıklamalara ve rakamlara bir göz atalım ve orta yerde duran bu tablodan üzerimize düşeni alarak, düzelmesi yolunda ne gibi katkı sunabilirize bakalım.

Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü nedeniyle düzenlediği basın toplantısında, her alandaki çocuk istismarının artarak devam ettiğini vurguladı. Baro Avukatlarından Ümit Asye Demir, ‘Çocuklara yönelen cinsel istismar vakaları son on yılda yüzde 700'lük bir oranla artış göstermiştir. Sadece 2016 yılı içerisinde çocuğun cinsel istismarı suçundan 15 bin 51 dava açılmıştır. Gerçekleşen cinsel istismar vakalarının yüzde 15 ile 20’sinin adli makamlara yansıdığı göz önüne alındığında tablonun ne denli vahim olduğu açık olarak görülmektedir’ dedi.

Öğretmenlerin durumuna gelince; bir zamanlar statüsü en yüksek memur olan öğretmenler, bugün yoksulluk sınırı altında maaş alıyor. Ayrıca onca öğretmen açığı mevcutken, onca öğretmen açıkta bulunuyor veya özel kuruluşlarda çok düşük maaşlara çalışmak durumunda kalıyor. Eğitimde yapılan sürekli değişiklikler, ülkenin geleceğinin şekillendiği bu alanın kimi çevreler tarafından deneme tahtasına çevirdiği ifade ediliyor.

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın verdiği bazı rakamlar durumun ciddiyetini ortaya koymaya yetiyor. Bakanı Yılmaz, 15 Temmuz Darbe Girişiminin ardından çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler ile Milli Eğitim Bakanlığından 33 bin 74 personelin ihraç edildiğini, ihraç edilen personelden 4 bin 756’sı tutuklanarak cezaevine gönderildiğini, 5 bin 117 personelin adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığını belirtti. Yine Milli Eğitim Bakanlığının verilerine göre darbe girişimi sonrası Türkiye genelindeki özel öğretim kurumlarında çalışan 22 bin 474 öğretmenin çalışma izinleri, valiliklerce iptal edildi.

Ayrıca öğretmenlerin sürgün edilmesi, ailelerin parçalanmasına neden olurken  Diyarbakır’dan Mardin’e, Urfa’dan Van’a kadar sokakta dolaştığımızda açığa alınan veya ihraç edilen öğretmenlerin geçinebilmek için lokantacılıktan kırtasiyeciliğe kadar farklı işlerde çalıştığını görebiliyoruz.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Gününde, ülkemizdeki tablo, ürkütücü. Geçmişten günümüze kocası, sevgilisi, kardeşi, babası veya aile meclisi kararıyla katledilen binlerce kadının hikayesini biliyoruz. Çok eskilere gitmeden Adana’da hunharca katledilen 19 yaşındaki Özgecan ile Batman’da geçtiğimiz günlerde ağabeyi tarafından işkence yapıldıktan sonra elektrik verilerek öldürülen 16 yaşındaki Amina Demirtaş, cinayetlerine baktığımızda bu alanda da karnemizin kırık olduğunu görebiliriz.

Karnemizin kırık olduğu bir diğer konu da, cezaevlerindeki durum ve hak ihlalleri… Adalet Bakanlığı, cezaevlerinde 85 bin 105’i tutuklu, 139 bin 773’ü hükümlü toplam 224 bin 878 kişinin bulunduğunu açıkladı. Bakanlık, cezaevlerinin kapasitesinin ise, 202 bin 676 kişi olduğunu ve kapasitenin üzerindeki 22 bin 202 tutuklu ve hükümlünün bulunduğunu açıkladı.

Cezaevlerindeki bu yoğunluk, ihlalleri de arttırıyor tabi ki… Diyarbakır Barosu, bu konudaki raporunu bir süre önce açıkladı. Diyarbakır Barosu Cezaevleri İzleme Komisyonu üyesi Öykü Çakmak, ‘Özellikle OHAL sonrasında yaygın sevk ve sürgünlerle hem tutuklu ve hükümlüler hem de aileleri mağdur edilmektedir. Yapmış olduğumuz görüşmeler neticesinde yaşanan önemli sorunların başında tek tip kıyafet, süngerli oda, kimlik taşıma uygulaması, işkence ve kötü muamele uygulamaları gelmektedir’ dedi.

Sevgiyle kalın.

DİĞER YAZILAR
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Evlenme ve Boşanma İstatistikleri Şanlıurfa 2. sırada
Evlenme ve Boşanma İstatistikleri Şanlıurfa 2. sırada
TÜİK, Yurt içinde 17 milyon kişi seyahate çıktı
TÜİK, Yurt içinde 17 milyon kişi seyahate çıktı