Geçtiğimiz günlerde CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun, Adana E Tipi cezaevinde çocuk tutuklu ve hükümlülerine yönelik işkence iddialarına ilişkin Başbakan Binali Yıldırım'ın yanıtlaması istemiyle verdiği yazılı soru önergesine Adalet Bakanı Bekir Bozdağ yanıt verdi.

Adalet Bakanı Bozdağ, ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlü ve tutuklu çocuklar tarafından son 10 yılda işkence ve kötü muameleye uğradıkları iddiasıyla 92 şikayet başvurusu yapıldığını, ancak bu başvuru ve şikayetlerin sonuçları hakkında ellerinde bilgi bulunmadığını açıkladı.

Adalet Bakanı Bozdağ, ayrıca 16 Ağustos 2016 tarihi itibariyle Türkiye'de 1664 tutuklu, 790 hükümlü çocuk olduğunu ve bunların büyük kısmının hırsızlık suçu itibariyle cezaevlerinde olduklarını da ifade etti.

Tüm bunlar resmi rakamlar, resmi olmayan rakamların çok yüksek olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Yani suça sürüklenen çocuk sayısının ülkemizde de, dünyada da hızla arttığını tahmin edebiliyoruz. Korkunç ve ürkütücü olan ise savaş ve çatışmalarda kullanılan çocuk sayısının sürekli artıyor oluşudur.

Nitekim Suriye’de 2011’de başlayan iç savaş, çoktan global savaşa dönüştü. Neredeyse tüm global güçler, Suriye’de savaşıyor yada savaştırıyor. Anlayacağınız Suriye tam bir laboratuvara dönüştürülmüş durumda.

Gerek Suriye’de, gerekse savaş ve çatışmaların yaşandığı tüm bölgelerde her zaman olduğu gibi elbette ki en büyük zararı çocuk ve kadınlar görüyor. Ama bazı savaşan taraf ve örgütler, çocukları kirli savaşlarına ortak ederek savaştırıyor, ya da canlı bomba olarak kullanıyor.

Bunun örneklerini yanı başımızdaki Suriye’de çok gördük. IŞİD denen terör örgütü rehin aldığı veya ele geçirdiği bölgelerdeki çocukları birer suç makinasına, gözü dönmüş bir katile çevirmek için eğitiyor, Antep’te olduğu gibi canlı bombaya dönüştürüyor.

Bildiğiniz gibi Gazeteci Hrant Dink, 19 Ocak 2007’de uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülmüş, aradan yıllar geçmesine rağmen cinayet ve arkasındaki güçler her nedense bir türlü ortaya çıkarılamamış, dosya bazı diğer dosyalar gibi zaman zaman gündemi değiştirmek için kullanılmıştır.

Bunun konumuzla ne ilgisi var diyebilirsiniz. Ama Hrant Dink eşi Rakel Dink’in, cenaze töreninde Hrant Dink’e hitaben okuduğu mektuptaki bir cümle konuyu anlatmaya yetiyor sanırım.

Mektupta, ‘Yaşı kaç olursa olsun; 17 veya 27, katil kim olursa olsun, bir zamanlar bebek olduklarını biliyorum. Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılmaz kardeşlerim...’

Bebeklere- çocuklara emanet aldığımız dünyayı temiz bırakmadığımız gibi, global güçlerin ve terör örgütlerinin onlardan katil yarattığını görmek çok can yakıcı olsa gerek.

Sevgiyle kalın.