Advert
Advert

Kadına şiddet devam ediyor

Yaşadıkları şiddeti ve geleneksel statüyü fark edip sorgulamak ve değiştirmek üzere harekete geçen kadınlar tarafından kurulan Kadın Merkezi Vakfı (KAMER) çalışmalarını sürdürüyor. Kadınlara yönelik eğitim ve psikolojik danışmanlık üzerine faaliyetleri bulunan vakfın Şanlıurfa Temsilcisi Gülseren Bulut Kaplan, vakfın amacının ezberi bozmak ve rolleri yeniden tanımlamak için farkındalıkları diğer kadınlarla paylaştıklarını söyledi.

Kadına şiddet devam ediyor
Kadına şiddet devam ediyor Admin
Advert

Dünden Bugüne Şafak Gazete Haber Müdürü Aziz Budak’a çeşitli açıklamalarda bulunan KAMER Vakfı Şanlıurfa Temsilcisi Gülseren Bulut Kaplan, Şanlıurfalı kadınların yaşadığı şiddetle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunarak Urfa’da yaptıkları hane çalışmalarda kadınının şiddete razı olup her şeye katlandığını belirterek, “Eşler geçici işlerde veya hiç çalışmıyor kadın bıçak kemiğe dayanana kadar devam ediyor, üstelik aile ve toplum da geleneksel söylemlerle şiddeti destekliyor.” Diye konuştu.

KAMER Vakfı Şanlıurfa Temsilcisi Gülseren Bulut Kaplan’ın Dünden Bugüne Şafak Gazetesine 1990'larin ortalarından beri yürütülen kadına karsı şiddet ve töre cinayetleri eksenli, kadınları ekonomiye ve sosyal hayata katma amaçlı oluşum ile ilgili verdiği o röportaj;

Sizi tanıyabilir miyiz?

Adım Gülseren 7 yıldır KAMER Vakfı Urfa temsilcisi olarak çalışmaktayım. Evli ve2 çocuk annesiyim.

Şanlıurfa KAMER 2005 yılında Urfalı kadınlar tarafından kuruldu. Merkezi Diyarbakır’da olan ve 1997 yılında kurulan KAMER Vakfı’nın 2006 yılında başlattığı Her Kadın İçin Bir Fırsat Projesi kapsamında kurulan Urfa KAMER kadınları güçlendirmek için çeşitli faaliyetler yürütmektedir. .

Amacı:Cinsiyetçi sistemin kadın ve çocuklara zarar veren yerel uygulamalarını tespit etmek, alternatiflerini geliştirmek ve uygulanabilir olmasını sağlamak.

Derneğinizin faaliyetlerinden bahseder misiniz?

—Projeler

KAMER in örgütlü olduğu 23 ilde Urfa da dahil Her kadın için bir Fırsat projesi  Halen uygulanmakta, ayrıca  Urfa da Şubat ayında başlanan “Dışarıda kalan sığınmacı kadınlara destek projesi” devam etmekte.

—Hane ziyaretleri

—Acil Destek Hattı

Şiddet yaşayan kadınların ihtiyaç duydukları psikolojik, hukuksal, iş danışmanlığı ve diğer konularda destek almalarını sağlamak,

Namus adına işlenebilecek cinayetlerin muhtemel kurbanlarının yaşamlarını güvence altına almak, yaşadıkları sorunlar ile ilgili kalıcı yöntemler geliştirmek,

Bu güne kadar şiddet yaşayan çok sayıda kadına destek olundu.

—Farkındalık Grupları,

Kadınların geleneksel statülerini fark edip sorgulamalarını, değiştirmeleri için yöntem ve direnç geliştirmelerini hedefleyen bir çalışmadır.

15–20 kişilik kadın grubu ile 14 hafta boyunca “iletişim, şiddet, toplumsal cinsiyet rolleri, ayrımcılık, kadın ve cinsellik, ekonomik haklar, kadının insan hakları, örgütlenme konularında paylaşımlar yapılmaktadır.

—Beraber oynama grupları:

 Farklı özelliklere sahip çocukları anneleriyle birlikte

Çocuk odalarımızda topluyoruz.  (kız, oğlan, zengin yoksul,

Engelli gibi )  Ayrımsız, şiddetsiz katılımcı yöntemlerle farklı

Disiplinlerde etkinlikler düzenliyoruz. (resim, ebru, dans

gibi)  Çocuklarla iletişimde yeni yaklaşımların kullanılmasını

Sağlamaya çalışıyoruz. (şiddetsiz bir dil ve davranış,

Çocuğu birey kabul eden bir yaklaşım)

Erken çocukluk dönemi eğitiminin önemini vurguluyoruz

—Kadın Girişimciliği,

Bu çalışma ile geleneksel statülerini fark etmeye başlamış ve değiştirmek için çaba sarf eden kadınların, toplumsal katılım süreçlerini desteklemek ve kadın merkezlerinin ekonomik sürdürülebilirliklerini sağlayıcı çalışmalar yürütülmektedir.

Şanlıurfa’da halen kadınlara baskı var mı? Kızların Kiminle evleneceğiz kaygısı var mı?

…Çok olmasa da daha çok kırsal kesimde bu baskı görülebiliyor, özellikle akraba evliliklerinde.

Bu yılın ilk altı ayında onlarca kadın cinayeti işlendi. Mart ayında 31 günde 31 kadının öldürüldü yani her gün bir kadın öldürülüyor. Bu konuda neler diyeceksiniz?

Kadınlar başta korku olmak üzere, çaresizlik, dil, yol yordam bilmedikleri için şiddetten kurtulmak için harekete geçmiyorlar.

Erkek egemen sistemi, özellikle kadına yönelik ayrımcılık Şiddet uygulayan öldüren erkeklerin, "erkekliklerinden" dolayı kendilerinde kadına zulmetme hakkını buldukları, kadınların da kadın olmalarından dolayı maruz kaldıkları insan haklarından yoksun bakış açısı olduğu için, Kadın her yerde ikincil konumda ve namus olarak görüldüğü için

Kadın cinayetleri nasıl önlenir, neler yapılmalı?

Belediye ve valilik sürekli kadınların sosyal faaliyetleri adı altında merkezler açıp duruyorlar, ancak en önemli şeyi atlıyorlar. Yaşama hakkı… Yaşama hakkı tehlikede olan kadınlar için en önemli şeydir kadın sığınma evleri… Bir an önce nüfusu 100 binin üzerinde olan tüm belediyelerin yasal hükümlülük gereğini yerine getirmeleri arzı talep ediyoruz…

Belediye Başkanları, Vali ve tüm kamu kurumlarında ki erkek yöneticilerinin toplumsal cinsiyet eğitimi almaları gerektiğine yürekten inanıyorum. Öyle kabadayı hareketlerle kadınlar korunamıyor maalesef

Hükümet kadın hakları konusunda yeterli çalışma yapıyor mu?

Kadın örgütleri hükümetin kadına yönelik kararlarında yer alabilmek için mücadele veriyor. Türkiye, kadına yönelik ayrımcılık ve eşitsizlikle mücadelede yaptırımlar içeren Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi’ni 2011 yılında ilk imzalayan ülke olmuştu ve bununla övünüyordu. Avrupa Konseyi, yaklaşık bir ay önce Türkiye’den sözleşmeyi imzalayan taraf ülkeleri denetlemekle sorumlu olacak GREVIO kurulu için adaylarını belirlemesini istedi. Ancak haberlere göre kadın örgütleri bir süredir resmi kurumlardan toplantının ne zaman yapılacağına dair bilgi edinmeye çalışmasına rağmen, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan bir cevap alamadı ve seçim süreci de adil olmadı.

Toplantı sadece 2 gün önce duyuruldu. Katılım için olmadık koşullar kondu. Buna rağmen kadın kuruluşları toplantıya katılmak için Ankara’ya gittiler. Hatta toplantıya da alındılar ama sözleşmenin izlenmesi için 3 örgütün belirlenmesi sürecine dahil edilmediler. Bana göre bakanlık çok önemli bir yanlış yaptı. Kadın kuruluşları bütün zorluklara rağmen kendi kaynaklarıyla Ankara’ya gittiler. Bu çok önemli bir çabaydı.

Ancak söz konusu 3 örgütün hangi örgütler olacağı önceden belirlenmişti. Çok amatörce bir karmaşa yaratıp diğer kadın kuruluşlarını saf dışı bıraktılar. Eksik evraktan bahsediliyor, gerçekten bu hiç hoş bir davranış değil. Bir kere katılım için evrak istenmesi tuhaf. Ama yine de belki katılımcı kadınların hangi kuruluşu temsilen katıldıklarını belirten bir yazı istenebilirdi. Kaşe, kayıt no filan istendi.

Şimdi de eksik evrak nedeniyle oylamaya katılamadılar gibi açıklamalar yapıyorlar. Her şey bir yana KAMER bu tuhaf talepleri yerine getirerek katılmıştı toplantıya. Yalan söyleniyor açıkça. Böyle bir komitenin meşruiyeti olmaz, olamaz. Ayrıca bakanlığın belirlediği 3 örgütün Avrupa Konseyi Sözleşmesini kabul edip etmediklerini, içlerine sindirip sindiremedikleri de ayrı bir meseledir. Hükümetin izleme için isim belirleme süresi 2 Mart’ta sona eriyor. Bakalım o zamana kadar neler olacak. Bu konuda yorum yapmak yerine bir arkadaşımdan dinlediklerimi anlatmak istiyorum. Biliyorsunuz İstanbul sözleşmesine önce Türkiye imza koydu ve bununla hep övündüler. Birkaç ay sonra AB üyesi bir ülkeden bir resmi görevli ile görüşen kadınlar O’na “siz niye imza koymadınız sözleşmeye?” diye sormuşlar. Görevli demiş ki; “biz sözleşmenin alt yapısını hazırlamakla uğraşıyoruz. Bunu da ancak bir yıl içinde tamamlayacağımızı düşünüyoruz. Alt yapı hazırlanınca imza koyacağız.” Meselemiz budur bizim. (Nebahat Akkoç un röportajından alıntıdır. KAMER in genel görüşüdür)

Son yapılan araştırmada kadınlara nafaka verilmemesi gündeme geldi. Nafaka nedeniyle kadınlarda boşanma artışı olduğu iddia ediliyor ne diyeceksiniz?

Hayır, Urfa da yaptığımız hane çalışmalarda görüyoruz ki, kadın ne olursa olsun şiddete razı olup her şeye katlanıyor, üstelik eşler geçici işlerde veya hiç çalışmıyor kadın bıçak kemiğe dayanana kadar devam ediyor, üstelik aile ve toplum da geleneksel söylemlerle şiddeti destekliyor.

Erkeklerin kadınlara Suriyeli ile evlenirim tehdidi yapıyor mu?

Evet, yaptığımız hane çalışmalarında kadınlardan, çok fazla bu kelimeyi duyuyoruz.

Yeni hükümetten beklentileriniz nelerdir?

Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için erken çocukluk eğitimine önem vermeli. Bu çalışmalar Milli Eğitim Bakanlığının ilk önceliği olmalı.

Bir önceki dönemde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’nın çağrısı ve başkanlığıyla yılda iki kere toplanan ve etkili çalışmalar yapan Şiddet İzleme Komitesi yeniden toplanmalıdır.

 —2006/17 sayılı genelgenin uygulanması sağlanmalı, 6284 yasa tüm maddeleri ile uygulanabilir olmalıdır. 

 —Koruma kararı alındıktan sonra başlaması gereken kimlik değiştirme, karartma gibi uygulamalara başlanmalı ve titizlikle uygulanmalıdır. 

 — Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kadın kuruluşları ile diyalog içinde olmalıdır.

Kadınların ekonomik olarak güçlenmesi konusunda çalışmalarınız nelerdir.

KAMER in çalıştığı birçok ilde atölyeler var, örneğin Diyarbakır da sabun, madam çöp çantaları, boncuk işleri vs. Gaziantep KAMER de Kutnu atölyesi, Ağrı ve Hakkâri de Seramik atölyesi, Kars ta Keçe atölyesi, Dersim de Pansiyon ve dikiş atölyesi vb atölyeler var bu atölyelerde KAMER in farkındalık grubuna katılmış kadınlar çalışmakta hem sosyal statülerini fark edip bütçeye katkı sağlıyorlar. Urfa da henüz bir atölye yok önümüzdeki eylül döneminden sonra Sığınmacı ve yerel kadınlara yönelik atölyeler oluşturulacak.

Kadınlara bir söylemek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Kadınlar olarak önce BEN VARIM demek ve dayanışma içinde olmak gerekiyor.

Eklemek istediğiniz var mı?

Kadınların şiddet yaşadığı, hak ve fırsatlardan eşit yararlanamadığı toplumlarda kalkınmadan söz edilemez. Demokrasinin yolu cinsiyet eşitliğinden geçer. KAMER VAKFI 

urfa çağdaş şanlıurfa KAMER vakfı Gülseren kaplan kadın şiddet farkındalık eğitim psikolojik
Reklam
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Evlenme ve Boşanma İstatistikleri Şanlıurfa 2. sırada
Evlenme ve Boşanma İstatistikleri Şanlıurfa 2. sırada
TÜİK, Yurt içinde 17 milyon kişi seyahate çıktı
TÜİK, Yurt içinde 17 milyon kişi seyahate çıktı