Advert
Advert

Çocuk istismarına Şanlıurfa’dan büyük tepki

Memur-Sen Şanlıurfa İl Başkanı İbrahim Coşkun, “Çocuklarımızı Salt Caydırıcı Cezalarla Değil Önleyici Tedbirleri Geliştirerek Koruyabiliriz” dedi. Sırrınlı esnaf İsa Loğdurcu, meclis’in ilk gündeminin idam olması gerektiğini söyledi. ASKOM’da İdam istedi

Çocuk istismarına Şanlıurfa’dan büyük tepki
Çocuk istismarına Şanlıurfa’dan büyük tepki Admin
Advert

Aziz Budak-Fatma Keber-Urfa Çağdaş/

Son dönemde artan çocuk cinayetleri ve istismarlarına karşı Şanlıurfa’nın Haliliye İlçesine bağlı Sırrın Mahallesi esnafı sessiz kalmayarak tek ses ve yürek oldu

Kaçırılan çocuklarla ilgili Sırrın Mahallesi esnafları adına bir açıklama yapan İsa Loğdurcu,  “Son olarak 8 yaşındaki Eylül ile 4 yaşındaki Leyla’nın katledilmesi bizleri derinden üzmüştür. Toplumsal sorunlardan biri olan çocuk istismarı vakaları, her geçen gün artarak medyanın gündeminde yer almaya devam ediyor. Bu kapsamda bu tür suçların caydırıcı olması amacıyla, Meclisimizin ilk oturumda “İDAM” gündeme alınmalı Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan bu kanunu hemen onaylamasını arz ediyoruz.” Dedi.

BİR AÇIKLAMA’DA MEMUR SEN’DEN

 Memur-Sen Şanlıurfa İl Başkanı İbrahim Coşkun, “Çocuklarımızı Salt Caydırıcı Cezalarla Değil Önleyici Tedbirleri Geliştirerek Koruyabiliriz” dedi.

Son günlerde yaşanan çocuk istismarlarıyla ilgili bir basın açıklaması yapan, Memur Sen İl Başkanı İbrahim Coşkun şunları söyledi. “Ülkemizde son günlerde çocuklarla ilgili kayıp, istismar ve katledilme haberleri geliyor ve tüm ülkeyi büyük kaygıların eşiğine getiriyor. Önce Ankara Polatlı'da kaybolan 8 yaşındaki Eylül ve akabinde Ağrı'da, Ramazan Bayramı'nın 1'inci günü kaybolan 4 yaşındaki Leyla Aydemir'den vahşet kokan acı haberler aldık. Kayıp çocuk vakaları artıyor, çocuk istismarı çoğalıyor ve çocuk cinayetleri sıradanlaşıyor sosyal medya tepkisinin dışında hiçbir adım atılmıyor. Bu olaylar bizi bir gerçeği bir daha düşünmeye davet ediyor ve geleceğimiz için acil tedbirler almamız, suçlulara hak ettiği cezayı behemehal vermemiz, önleyici ve koruyucu nitelikte uzun vadeli politikalar belirlememiz gerekiyor.

Maalesef, mesele sadece iki çocuğumuzun katledilmesiyle sınırlı değil. 2017 yılında 387 çocuk cinsel istismara uğradı. TÜİK verilerine göre 2008-2016 yılları arasında 104 bin 531 çocuk için kayıp başvurusu yapıldı. 2016 yılında 11 bin 691 çocuk kayıp olarak bildirildi. Kayıp bildirimi yapılan çocukların maalesef yüzde biri bulunamıyor. Dolayısıyla, kayıp olup da bulunamayan, istismara uğrayan veya katledilen çocuk vakıaları bu ülkenin mutlaka çözmesi gereken temel meselelerinden birisidir.

Çocukların istismar edilerek katledilmesi öylesine korkunç bir vahşet ki, birçoğumuz, çocukların kaza sonucu ölmüş olmasını dahi temenni etti. Maalesef Eylül çocuğumuzun katil zanlısının Eylül’ü arama çalışmalarına dahi katıldığını, telefonunda çocuk istismarı kayıtlarının olduğunu ve daha korkuncu kendisinin de bir baba olduğunu öğrenince insanlığımızdan utanacağımız bir yere geldiğimizi müşahede ettik.

Bir çocuğun katledilmesi, bir insanın yaşam hakkının ihlal edilmesinin çok ötesinde insanlığın tükendiğini, vicdan ve merhametin iflas ettiğini gösteren ve zerre insanlık nasibi olanı bile yaralayan bir durumdur. İki masum evladımızın art arda gelen ölüm haberlerinin tüm ülkede, toplumun her kesiminde yarattığı üzüntü ve öfke hepimize bazı gerçekleri çok çıplak bir şekilde gösterdi. Savunmasız masum çocuklara dönük her türlü şiddet, istismar ve katledilme olaylarının toplumda yarattığı sorgulamanın temelinde, yitirdiğimiz bu evlatlarımızla birlikte toplumdan iyilik, merhamet ve vicdanın da eksildiği gerçeğidir. Nitekim katledilen sadece çocuklar değil, masumiyet, insani ilişkiler ve toplumsal güven zeminidir.

Bu menfur olaylar ile yeniden çocukların korunması için acil yasal düzenlemeler yapılması üzerine birçok tartışma yapılıyor. İlk olarak adi ve vahşi katillere hak ettikleri ceza verilmeli. Sonrasında mesele sadece ceza boyutuyla bırakılmadan bu tür vahşetleri ortaya çıkaran etmenler hassas bir şekilde analiz edilmeli, caydırıcı cezaların yanında önleyici tedbirler alınmalı, çocukları koruma konusunda bütünlük arz eden bir tarzda eğitim, hukuk ve sosyal boyutlarıyla konu bütüncül bir şekilde ele alınmalıdır.

Çocukların korunmasında bütüncül bir yaklaşımın geliştirilmesi; Milli Eğitim Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’ndan, Basın Medya Enformasyon’a kadar ilgili tüm kamu kurumlarının, bu konuda çalışmalar yürüten STK’lar ve akademinin işbirliği içerisinde ortak adımlar atması ile mümkün olabilir.

Bu tarz olaylarda medyaya da büyük görevler düşmektedir. Toplumun dikkatini çeken bu olayları bir reyting malzemesi olarak görmekten imtina ederek, haber dilinin hem maktulün ailesini incitmeyecek hem de diğer ailelerde güvenlik paranoyasına neden olmayacak şekilde kurulması konusunda hassasiyet gösterilmelidir. Bu süreçlerde, toplumun bilinçlendirilmesi için önemli bir araç olduğu gerçeği dikkate alınarak medyanın haber içeriklerinde uzman pedagogların görüşlerine daha fazla zaman ayırması beklenen bir tutumdur.

Yanı sıra medyanın haber dilini kurarken, güvenlik birimleri ve adli psikiyatrların önerilerini almamaları nedeniyle olayların anlatılış ve işleniş biçiminden kullanılan fotoğraflara, olayın gündemleştirilme sıklığına kadar birçok husus, suça meyilli kişiler için özendirici olabilmekte, kopya suçlar için kaynak işlevi görebilmektedir.

Canımızı ne kadar yakarsa yaksın bu olayların faillerine “cani, hasta ruhlu” diyerek işin içerisinden çıkma kolaycılığına düşmemeliyiz. Bu faillerin hangi koşullarda nasıl bir eğitim ve yetiştirilme tazının ürünü olduklarına dair ayrıntılı çalışmalar ortaya koymak durumundayız.

İnsani hasletleri yozlaştıran etmenlerin, insani değerleri ayakta tutma dirayetinden daha hızlı yayıldığı her koşulda maalesef bu gibi menfur olayların yaşanılması kaçınılmaz olacaktır.

Memur-Sen olarak yarınımıza umut olan çocuklarımızın korunması için her türlü çabanın bir parçası olduğumuzu bir kez daha deklare ediyor ve bu olayların bir daha yaşanmaması için önleyici tedbirlerin kamu STK işbirliği ile etkin bir şekilde geliştirileceğine inanıyoruz. Bu vesile ile bu menfur olayı kınıyor, evlatlarımızın kederli ailelerine başsağlığı ve sabırlar diliyor, ayrıca yargı ve yasal düzenleme süreçlerinin yakın takipçisi olacağımızı ifade ediyoruz.”

ASKON “İDAM” İSTEDİ

Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Şanlıurfa Şube Başkanı Orhan Şahin  "çocuk istismarı ve cinayeti faillerine” “idam cezası” istedi.

Ankara'nın Polatlı ilçesinde 22 Haziran'da kaybolan 8 yaşındaki Eylül Yağlıkara'nın öldürülmesinin ortaya çıkışının ardından kamuoyunda yükselen “idam” seslerine ASKON Şube Başkanı Orhan Şahin de destek verdi.

Bu tür suçlarda cezaların caydırıcı olması gerektiğini ifade eden Şahin, "Acımız çok büyük. Allah (C.C.)’tan Eylül yavrumuzun ailesine sabırlar diliyorum. Çocuk istismarı ve cinayetlerine karşı Devletimiz bir an önce, toplumun talebi olan idam cezasını getirmeli." diye konuştu.

Şahin, ”Bu kaçıncı çocuk ölümü? Küçücük bebeklere sapıklık yapan bu canileri hala besleyecek miyiz? Ülkemizde son zamanlarda artan çocuk tecavüzü ve cinayet olaylarına hepimiz şahit olmakta ve üzüntüden öteye gidememekteyiz. Bu insanlara verilebilecek en ağır cezanın verilmesinden yanayım. Çocuk tecavüzü ve katillerinin ölüm cezası ile cezalandırılmalarını istiyorum. Bu canilerin idamı, kaybettiklerimizi geri getirmeyecek ancak, belki bundan sonra böylesi acı ve ızdırap veren olayların yaşanmasını önleyecektir.” dedi.

urfa çağdaş şanlıurfa çocuk istismarı memur sen askom isa loğdurcu sırrın mahallesi idam isteği
Reklam
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Evlenme ve Boşanma İstatistikleri Şanlıurfa 2. sırada
Evlenme ve Boşanma İstatistikleri Şanlıurfa 2. sırada
TÜİK, Yurt içinde 17 milyon kişi seyahate çıktı
TÜİK, Yurt içinde 17 milyon kişi seyahate çıktı