Advert
Advert
BARIŞI DEVLETLER DEĞİL HALKLAR GETİRDİ
Ercan Akkar

BARIŞI DEVLETLER DEĞİL HALKLAR GETİRDİ

Reklam

7 Ekim 2023’te başlayan Hamas-İsrail çatışması, 21’nci yüzyılın en büyük insanlık trajedilerinden birine dönüştü. Gazze yerle bir edilirken, dünya bir kez daha ‘medeniyet’ yalanının arkasına saklandı. On binlerce sivil, binlerce çocuk toprağa gömüldü; kadınlar, yaşlılar, doktorlar, gazeteciler hedef oldu. Hastaneler bombalandı, su, ilaç, elektrik kesildi. Ve dünya, tüm bu olup biten vahşeti izlemekle yetindi.
Ateşkes ilan edildi ama hangi barıştan söz ediyoruz? Yıkılmış bir şehirde, mezarlığa dönmüş sokaklarda hangi ateş sönebilir? Çünkü barış, kağıda yazılan bir mutabakattan ibaret değildir. Barış, vicdanla başlar. Vicdan sustu mu, hiçbir anlaşma anlam taşımaz.
Birleşmiş Milletlerin körlüğü, Avrupa Birliği’nin korkaklığı, ABD'nin ikiyüzlülüğü… Hepsi bu sürecin ortağı oldu. Devletler, ekonomik çıkarlarını insan canının önüne koydu. Ama bir yerde, sessizliğin içinden bir ses yükseldi; halklar konuşmaya başladı. Madrid, Brüksel, Roma, Londra, Paris sokaklarında milyonlar ‘Yeter!’ diye haykırdı. O kalabalıklar, diplomasinin yapamadığını yaptı. Dünya vicdanını uyandırdı. Devletler hesap yaparken, halklar insanlık dersi verdi.
ÖRGÜTLÜ VİCDANIN ZAFERİ
Sivil toplum, devletlerin sustuğu yerde insanlığın dili olur. O örgütlü vicdan olmasaydı, bugün Gazze sadece yıkıntılardan ibaret olacaktı. Avrupa’da milyonlarca insan, farklı dillerde ama aynı kelimeyle yürüdü; Adalet. Ve o adalet talebi, politik hesaplardan değil, vicdanlardan doğdu.
Bu hareketin sembollerinden biri, İsveçli çevre aktivisti Greta Thunberg’di. 2003 doğumlu Greta, henüz 15 yaşındayken İsveç parlamentosu önünde başlattığı ‘Fridays for Future’ (Gelecek İçin Cuma Günleri) eylemiyle dünyaya meydan okudu. Çocuktu ama cesurdu. Bugün 22 yaşında, hala aynı kararlılıkla insanlık için konuşuyor.
Greta, çıkarı değil ilkeleri savunuyor. Bizde ise birçok ‘aktivist’, kamerayı görünce susuyor, politikacıya bakmadan konuşamıyor. Oysa aktivizm, bir duruş meselesidir; alkışla değil, bedelle ölçülür.
Türkiye'de sivil toplum uzun süredir devletin gölgesinde nefes almaya çalışıyor. Bağımsızlık ilkesini yitiren, iktidar ya da muhalefet rüzgârıyla yön değiştiren birçok örgüt, adeta ‘kontrollü vicdan’ haline geldi. Oysa sivil toplum, korkak olamaz. Sivil toplumun görevi, iktidarın değil, insanın yanında durmaktır.
Bugün bizde suskunluk hakimken, Avrupa’da halk sokakta; bizde tweet atılmadan önce izin beklenirken, orada yüz binler meydanlarda yürüyor. İşte fark bu; orada vicdan örgütlü, burada yalnız.
Bir dönem Gazze'ye insani yardım götüren Mavi Marmara filosu, bu ülkenin vicdanlı insanlarının yürekli bir girişimiydi. Ama dönüşte yaşanan çelişkili açıklamalar, dağınık söylemler, kişisel hesaplaşmalar o vicdani birliği gölgeledi.
Avrupalı aktivistler ise tek bir çizgide durdu: insanın onurunda. O yüzden onların sesi yankı buldu, bizimki kısa sürdü. Gazze'deki ateşkes, diplomasinin değil, sokaktaki o örgütlü vicdanın eseridir. Çünkü barış, halkın talebiyle hayat buldu.
Savaşları devletler başlatır, ama barışı halklar getirir. Ve bizde de bir gün, gerçekten bağımsız, korkusuz, hesap yapmayan bir sivil toplum ayağa kalktığında; bu topraklarda da silah değil, vicdanın sesi yankılanacak.  Ateşkesin kalıcı olması için sadece silahların değil, sessiz vicdanların da susmaması gerekiyor.
Sevgiyle kalın.

 

DİĞER YAZILAR
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
ŞANLIURFA TARİHİ (GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ŞANLIURFA ADI NEREDEN GELDİ?)
ŞANLIURFA TARİHİ (GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ŞANLIURFA ADI NEREDEN GELDİ?)
ŞANLIURFA VE ŞANLIURFA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ TANITIMI
ŞANLIURFA VE ŞANLIURFA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ TANITIMI