Bugünlerde Türkiye’nin dört bir yanında konuşulan, belki de yüreklerde en çok hissedilen konu “çözüm süreci” ya da halkın deyimiyle “terörsüz bir Türkiye” hayalidir. Yıllardır süren acıların, gözyaşlarının ve yitirilen canların ardından bu topraklarda artık yeni bir bahar filizleniyor.

Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Devlet Bahçeli’nin ortak iradesiyle atılan tarihi adımlar neticesinde, PKK silah bırakma kararı almış ve kendini feshetmiştir. Bu karar yalnızca bir örgütün sonu değil, aynı zamanda bir milletin yaralarının sarılmaya başlamasıdır. Çünkü bu kadim topraklarda, Mezopotamya’nın kalbinde, terörün acısını yaşamamış neredeyse hiçbir hane yoktur.

Urfa, bu sürecin en önemli simgelerinden biridir. Çünkü Urfa sadece bir şehir değildir; Urfa, medeniyetlerin kavşağı, halkların buluştuğu, renklerin ve fikirlerin harmanlandığı bir huzur şehridir. Aynı sokakta Türk, Kürt, Arap, Zaza yan yana yaşar; aynı sofrada dualar bir olur. Urfa’nın mimarisinde, geleneklerinde, misafirperverliğinde bu çok kültürlülüğün derin izleri hissedilir.

Mezopotamya’nın verimli toprakları nasıl ki binlerce yıldır tarıma bereket sunduysa, şimdi aynı topraklarda barışın filizlenmesini istiyoruz. Artık bu topraklar kanla değil, sevgiyle sulansın. Çünkü bir milletin gerçek gücü ne silahlarında ne de ordularındadır; gerçek güç, bir arada yaşama iradesinde, ortak geleceğe duyulan inançtadır.

Gelecek nesillere daha özgür, daha barışçıl bir ülke bırakmak hepimizin sorumluluğudur. Şimdi kavga zamanı değil, helalleşme zamanıdır. Şimdi nefret zamanı değil, yeniden kardeşlik tohumları ekme zamanıdır.

Bu topraklar çok şey gördü; ama inanın, barışı da en güzel bu topraklar taşıyacak.