Advert
Advert
Gelde mücadele et
Aziz Budak

Gelde mücadele et

Reklam

                Merhaba değerli okuyucularım,

                Ülkemizin içinde bulunduğu ve hepimizi derinden etkileyen ekonomide yaşanan kötü gidiş maalesef tabandaki vatandaşları daha fazla etkilemektedir.

                Enflasyonla topyekun mücadele sloganıyla bir çalışma başlatıldı ve bu kapsamda devlet olarak bir çok üründen alınmakta olan ÖTV oranları belirli süreler dahilinde aşağı çekildi, bunlara ek olarak büyük firmaların bir çoğu bu kampanya destek verdiklerini bildirerek ürünlerine zam yapmayacaklarını açıkladı, buraya kadar çok güzel.

                 Geçmiş yıllarda muhalefet partilerinin verdikleri soru önergelerine konu olan kamu kurumlarının kamu binaları yerine şahıslardan kiralanmış binalarda hizmet yürütmeleri ve bunlara ödenen fahiş kira bedelleri gündeme gelmiştir. Özellikle de Ankara'da tüm bakanlıkların merkezi olması sebebiyle kamu kurumu sayısının en fazla olduğu ildir.

                O tarihlerdeki adıyla Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın kiralamış olduğu söğütözü mevkisindeki bakanlık binasının kirası defalarca gündeme gelmesine rağmen hükümet tarafından geçiştirilmiştir. Bir yıllık kira bedeli ile hazine arazisine hizmet binası yapabilme imkânı varken neden özel şahıslara yüksek kiralar ödeniyor ve hükümet tasarruf edeceğiz derken bunlara neden el atmıyorlar.

                Ankara'da bir çok kamu kurumu özel şirketlere ait binalara yüksek bedeller ile kira ödüyor, hani topyekûn mücadele edilecekti, devletin alacağı vergiyi düşük tutması vatandaş için bu sıkıntılı dönemde elbet güzel bir uygulama ancak devletin gelirlerini vergiler oluştururken bu gelirinde kısıtlamaya giderek düşün vergi alıyorlar fakat medya da okuduğumuz kadarıyla hükümete yakış şahıslara ait lüks binalar fahiş bedeller ile kiralanarak devletin parası çarçur ediliyor.

                Dönemin Maliye Bakanına makam arabalarının masraflarının çok olduğu yönünde soru sorulduğunda verdiği "çerez parası" cevabını şimdi daha iyi anlamış oluyoruz. Makam arabalarına gelene kadar devletin hangi alanlarda ne gereksiz harcamalar yaptığı gün gibi aşikar fakat bir vatandaş veya gazeteci bunu dile getirse hemen hain damgası vuruluyor.

                 Yaşadığımız şehirde dahi bir çok kamu kurumu özel şahıslardan kiralanmış binalarda hizmet veriyorlar. Bir veya 2 senelik kirası ile devlete kalıcı bir eser bırakmak gibi hizmet nedense kimsenin aklına gelmiyor.

                Kurum yöneticilerinin değişmesi ile her gelen yeni yöneticinin zevkine uygun çalışma odaları dizayn ediliyor, sanırsınız ki önceki yönetici hasır üzerinde oturdu. Halbuki giden yöneticide göreve geldiğinde kendine özel tadilat yaptırmış ve makam katına mutfak, banyo ve çay ocağı yaptırmıştır. Bu tadilatların devlete verdiği mali yük nedense kimsenin umurunda olmamıştır.

                Aynı kademedeki yöneticilerin odalarının metrekare ölçülerinin dahi sorun edildiği bir dönemde yaşıyoruz, kendilerine sorulduğunda vatana millete hizmet için burada bulunduklarını haram helal nedir bildiklerini söylerler, sanırım devlet malının har vurulup harman savrulmasının haram olduğunu bilmiyorlar.

                Başka illerde de farklı olmadığını düşündüğümüz diğer bir konuda, kamu çalışanlarının devlet araçlarını şahsi işlerinde kullanmaları, Makam arabasının kimlere verileceği kanunlarla belirlenmiş olmasına rağmen örneğin kaymakamlıkta görev yapan bir yazı işleri müdürü resmi plakalı aracı eve gidip gelirken kendi şahsına kullanıyor ve hiçbir amirde bu uygulamaya son vermiyor.

                Kişisel menfaatlerimiz söz konusu olduğunda devletin malını israf etmeyi kendimize bir hakmış gibi görüyoruz, yetim veya kul hakkı gibi bir sorgulama zaten kimsenin aklına gelmiyor ve devlet malını kendi malı gibi gözetenlerin ise enayi olarak görüldüğü bir zaman diliminde yaşıyoruz.

                İşin en acı tarafı da vatandaş olarak bu konuları dile getirdiğimizde yapılan hataların geçerli bir mazereti gibi geçmiş dönemlerde veya sol partiler döneminde olmuyor muydu gibi saçma sapan hakka adalete sığmaz savunmalar yapıyoruz. Bizler gazeteci olarak, vatandaş olarak ve kamuda görev yapanlar olarak bu yanlışları siyasi zeminlere taşırsak ve önceki böyle yaparken sesiniz çıkmıyordu biz yapınca mı görüyorsunuz dersek, geleceğimiz olan çocuklarımıza hem kötü örnek oluruz hem de çok kötü bir ülke bırakmış oluruz.

                Garibin çilesi mezarda biter sözü boşa söylenmemiş, sloganlar güzel ancak uygulamada sadece vatandaşın sıkıntıya göğüs germesi bekleniyor, hükümete yakın kesimlere ise her türlü imtiyaz, kayırmacılık yapılıyor.

                Yapılan güzellikleri anlatacağımız bir sonraki köşe yazımda buluşmak dileğiyle demek istiyorum ancak biraz duyarlı gazeteci olarak maalesef yazılacak pekte güzel bir hizmet göremiyoruz.

                Önümüzde iyi ki 14 Şubat sevgililer günü var da güzel bir şeyler yazacağız.

                Sevgiyle kalın.

Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Evlenme ve Boşanma İstatistikleri Şanlıurfa 2. sırada
Evlenme ve Boşanma İstatistikleri Şanlıurfa 2. sırada
TÜİK, Yurt içinde 17 milyon kişi seyahate çıktı
TÜİK, Yurt içinde 17 milyon kişi seyahate çıktı