Sanatçılar bir toplumun ayrılmaz parçasıdır. Çünkü sanatçılar yaşadığı toplumun kültürü, inançları, yaşam felsefesi ve değerlerinden beslenerek, özgün bir dille düşüncelerini ifade ederler. Eserleri bazen tam olarak anlaşılmasa da özünde çok şeyi anlatırlar.

Sıradan bir insan güneşi sarıya boyar, gökyüzünü maviye, ağacı yeşile. Ama sanatçılar sarı bir lekeyi güneşe, yansımaları suyun ışıltısına, ışıltıyı suyun sesine ve sonra bir ezgiye dönüştürürler. Çünkü sanatçılar doğayı, yaşamı, olayları farklı bir gözle görürler.

Dünyaca ünlü bir ressam olan Picasso'nun sergisini gezen bir izleyici eserleri inceledikten sonra eleştirmeye başlar.

' ' Doğada bu kadar güzel görüntüler varken neden bu kadar karışık anlaşılmaz resimler yaparsın. Yoksa doğayı resimlemekten mi acizsin' ' der.

Picasso eline alır fırçasını ve tualini, çizmeye başlar; doğayı, kuşları, buğday başaklarını ve yere düşmüş buğday tanelerini, yaptığı tabloyu yere bırakır. Yardımcısına bir tavuk getirmesini söyler. Buğday taneleri o kadar gerçekçidir ki Tavuk toblonun yanına geldiğinde buğday tanelerini gagalamaya başlar.

İzleyici atılır der ki!

'' İşte resim bu, böyle güzel resimler varken neden bu karmaşık resimlere zaman harcıyorsun.''

Picasso şöyle der.

'' Ben tavuklar için resim yapmıyorum. İnsanlar için yapıyorum. Çünkü insan düşünür, sorgular, merak eder. Bizi tavuktan ayıran da bu değil mi? ''

Bu nedenle sanatçılar eserleriyle toplumun düşünmesini, sorgulamasını sağlarlar.

Sanatçı bir dostunuz olursa dünyaya farklı bir gözle bakarsanız. Farklı algılarsınız.