Advert
Advert
Sadece KADIN mı?
Aziz Budak

Sadece KADIN mı?

Reklam

Başka arkadaşlarımızda kaleme aldı ancak, bu konudaki hislerimi kaleme almazsam huzursuz olacağımı düşünerek içimizi sızlatan bu konudaki duygu ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

                Ülkemizdeki sivil toplum kuruluşları kendi alanları ile ilgili faaliyetler yürütüyor, ancak kadınlarımızı koruyacak, sahiplenecek ve onlara barınma imkânı sunacak sivil toplum kuruluşları yeterince aktif değil.

                Maalesef bu cümleyi kurmak bile içimi acıtıyor, tarihi geçmişi yüzyıllara dayana örf, adet ve yaşam tarzı ile medeni bir toplum olan Türk toplumunda kadınlarımızı korumaya yönelik sivil toplum kuruluşlarının olması bile bir ayıptır. Kadınlarımızın bir araya gelip kuracakları sivil toplum kuruluşları kadınların hayata daha fazla nasıl değer katacağına yönelik olmalı, korumaya yönelik olmamalı. Hele de eşlerinden sevdiklerinden gelecek zarara karşı hiç olmamalı. Bir erkeğin en baştaki görevidir yanındaki bayanı koruyup gözetmek.

                Her konunun dine dayandırılmasına belki içimizde kızanlar olacak, ancak bizi biz yapan değerlerin başında inançlarımız yatmaktadır. Peki, sorarım size; cenneti anaların ayakları altına seren dinin mensubu ve eşine "Ben sizin hanınızım, bu da benim hanım" diyerek eşini taltif eden bir kültürden geldiğimiz halde yaşanan bu kötülüklere ne demeli?

                Uzaklara değil kendi bölgemize baktığımızda kadının hayata kattığı farkındalığı ve değeri zaten görüyoruz. Babası Kürt olup annesi Türk olan bir çocuğun neden Kürtçe konuşmayı bilmiyorsun sorusuna verdiği "Annem Türk, Kürt olsaydı Kürtçe öğrenirdim" cevabında çocukların yetişmesinde kadının etkisi buz dağının görünmeyen kısmından daha büyük. Anne eli değmiş gibi tabirini kim olumsuz veya kaba bir eylem için kullanabilir ki?

                Çocuk oluyoruz evcilik oyunlarımızda kızlar anne rolünü üstleniyor, biraz büyüyüp genç olunca sevgilimiz oluyor, evleniyoruz eşimiz oluyor. Eşimiz oluyor kelimesine bir tırnak açmak gerekirse demek ki kadın hayatımızda olmadığı zaman eşsiz, bir yanı eksik kalıyoruz. Eşimiz oluyor hayatımıza tat katıyor, evlatlarımızın anası oluyor, hastalandığımızda adeta bir hemşire bilgi ve becerisiyle bizi tedavi ediyor.

                Dünyada bu kadar güzel vasfı başka hangi canlıda bulabiliriz. Hayatımıza her girdiği dönemde ayrı bir renk, ayrı bir tat katan kadınlara karşı bizim verdiğimiz tepki ne oluyor?

                Haber kanallarında kadına şiddetin olmadığı gün yok, bir bakıyorsunuz; sevgilisi barışmayı kabul etmemiş bıçaklamış, nişanlısını hastanelik etmiş, boşanma davası açmış eşini çocuklarının gözü önünde silahla vurarak öldürmüş, hatta eşinin ailesinden bir kaç kişi dahi öldürdüklerini gördük.

                İnsanlar konuşa konuşa anlaşır sözü nerede kaldı, konuşarak çözemediğimiz bir meseleyi bıçakla, silahla ve öldürerek çözmek mümkün olur mu hiç. Sosyal medya hesaplarında özlü sözleri paylaşarak adamlığı, efendiliği kimseye bırakmayan o kadar çok tanıdığımız var ki, uygulamaya baktığımız zaman durum hiçte öyle değil.

                Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre, 2017 yılında 409 kadın cinayeti işlendi, 387 çocuk cinsel istismara uğradı ve 332 kadına cinsel şiddet uygulandı. Platformun verilerine göre, 2016 yılında 328 kadın, 2015 yılında ise 303 kadın öldürülmüştü. Verilere bakıldığında olmasını asla temenni etmiyoruz fakat her yıl rakamsal olarak bir artışın olduğu gözlerden kaçmıyor.

                Yakın zamanda medyada yer alan ve akıllara durgunluk veren Eskişehir Osmangazi Üniversitesinde yaşanan cinayetleri duyunca söyleyecek söz bulamadım. Bir cana kıymayı cahile dahi yakıştıramazken, ülkemizin en modern şehrinde ve ilim yuvası olan üniversitede okumuş insanların böyle bir acımasızlığı yapması anlaşılır bir şey değil.

                Gelelim diğer bir acı örneğe, Anadolu'ya sevgi ve hoşgörüyü öğreten Hacı Bektaşi Veli hazretlerinin memleketinden, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesinde görevli bir doçentin 24 yaşındaki bayan öğrencisini silahla öldürdüğü ve ardından intihar ettiği haberi. Toplum olarak bir buhranın içindeyiz.

                Ülke yönetenlerin kadın istismarına yönelik kanun, yönetmelik çıkarmasından daha önemlisi bu sorunun nedenine çözüm bulmak olmalı. Elbette yasal tedbirler alınmalı ancak, örneklerde görüldüğü üzere, cinayeti işleyen intihar ediyor, öldürülen geri gelmiyor ki.

                Nedir paylaşamadığımız, nerede anlaşamıyoruz, neden birbirimizi anlamıyoruz? Sorularına medeni bir bireyin vereceği cevabı verdiğimiz gün bu sorun çözülmüş olacaktır, tabi o medeni cevabı verecek medeni, uygar, hoşgörüyü, özgüvenli, saygılı, sabırlı ve adil evlatlar yetiştirdiğimizde gerçekleşir, bunun da yolu ille de eğitim ille de eğitim.

                Güzellikleri paylaşmak ümidiyle selamlar.

Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Evlenme ve Boşanma İstatistikleri Şanlıurfa 2. sırada
Evlenme ve Boşanma İstatistikleri Şanlıurfa 2. sırada
TÜİK, Yurt içinde 17 milyon kişi seyahate çıktı
TÜİK, Yurt içinde 17 milyon kişi seyahate çıktı