PSK. DANIŞMAN ŞENNUR DÜZKAYA’DAN ADETA DERS VEREN BİR YAŞAM ÖZETİ

Hayat bazen kimine göre aydınlık ufuklara açılan bir kapı, kimine göre ise karanlık ve yalnızlıktır.

O karanlık okyanusun dibine benzer. Oraya bir kere düştüğünde açamaz kimse gözlerini, boğulacağını ve öleceğini hisseder. Çok yüksek bir tepeden derin bir suya atladığınızı düşünün. Muhtemelen suyun dibine ulaşacaksınız. Orada korku ve telaş sonunuz olur. Fakat kendinizi sakince suya bıraktığınızda yavaş yavaş suyun yüzüne yükselirsiniz ve gökyüzünü görürsünüz. Ben o karanlık ve yalnızlık ile karşılaştığımda gözlerimi açmayı seçtim. Kendimi sakince suya bıraktığımda, yavaş yavaş yükselişimi tüm iliklerimde hissettim. Gökyüzünü gördüğümde başarmıştım ve mutluydum. Gökyüzünü görebilmek için kimseye ihtiyacınız yok kendinizden başka. İnsanın en iyi yol arkadaşı yine kendisidir.

İNANIN VE İNANMAKTAN VAZGEÇMEYİN!

Psk. Dan. Şennur Düzkaya Kimdir?

1983 yılında bir çocuk doğdu. Dünyaya gözlerini açtığında ona bugünkü gücü aşılayan ailesinin en ufak kızıydı artık. Böyle bir ailede dünyaya gelmek onun için büyük bir şanstı. Güçlü ve sevgi dolu ailesinden ileride yine güçlü bir kadın olmayı öğrenecekti. Okul yaşı geldiğinde ilk önce, bugün yazdığı kitapların başrolünde olan ve ona okuma yazmayı öğreten ilk okul öğretmeni AHMET KIROĞLU ile tanıştı. Ortaokul ve lise yıllarında örendikleri ile yola devam ederek güçlü bir kişilik oluşturmayı başardı. Hayatının ilk zorluğunu liseden mezun olduğu sene 99 depreminde yaşadı. Üniversite sınav sonucunu çadırlarda öğrendi. Kazanmıştı fakat devam edemedi. Önünde yıkık bir şehir ve kaybettiği sevdiklerinin acısı ile bu belirsiz akıbetin gidişatına bıraktı kendisini.

Bir süre sonra evlendi. Bir prens ve prensesin annesi oldu. Zordu hayatı, bir çok kadın gibi o da bu zorluğun sisleri arasında savaşacaktı. Yıllar sonra hayatını yalnızca çocukları ile idame ettirmeye başladığı dönemlerde direksiyon eğitmenliğine başladı. Bir süre sürücü kurslarında hizmet verdikten sonra kendi DİREKSİYON GELİŞİM MERKEZİNİ açtı. İnsanlarla birebir ders ortamında onların sorunlarını da önemsedi. Ders molalarında onları dinledi ve dertlerine ışık tutmaya çalıştı. Bu durum psikolojiyi ona çoktan sevdirmişti. Artık yarım bıraktığı eğitim hayatına geri dönmeli ve bir ideale doğru hızlıca yürümeliydi. Üniversite sınavlarına girdi, başarılı oldu. Önce Sosyoloji ardından Sosyal Hizmet ve hızını alamayıp Psikoloji lisans öğrencisi oldu. Bunlarla yetinmeyip 30 dalda ekstra eğitim programlarına katılarak uzmanlık sertifikalarını topladı.

Yıllarca hep yazdı, yazdıklarını biriktirdi. Durmamalı ve daha fazla insanın hayatına dokunmalıydı. Depremden sonra kendisinin de yaşadığı ve hayatının bir kısmında savaşmak zorunda kaldığı panik atağa odaklandı. İlk kitabı olan GÖREVİMİZ PANİK ATAK adlı dosyasını ATEŞ YAYINLARINA gönderdiğinde kitabı çıkmış kadar heyecanlıydı. Bu heyecan ilk değildi ve son olmayacaktı. Nihayet kitabı çıktı ve beklediğinden çok daha fazla ilgi gördü.

Yakın zamanda karşımıza YILIN EN İYİ ÇIKIŞ YAPAN YAZARI ödülü ile çıktı. Tüm bunlar olurken FISILTI HABERLERİ köşe yazarlığına başladı. O her kadının ne pahasına olursa olsun, hiç kimseye ihtiyaç duymadan, yalnızca kendisine güvenerek ve inanarak zirveye çıkabileceğine inandı.

Görevimiz Panik Atak isimli kitabınız okura nasıl bir ders çıkarımı sunuyor? Vermek istediği mesaj nedir?

Görevimiz Panik Atak adlı kitabım tedavi amaçlı olmamakla birlikte her türlü anksiyete bozukluğu ve özellikle Panik Atak yaşayan bireylere Bilişsel Davranışçı Terapi desteği sunmaktadır. Günümüzde çok fazla yaygın olan Panik Atak ve diğer psikolojik rahatsızlıklarda uzun yıllar ilaç kullanılmasına rağmen hâlâ bir sonuca varamayan bireyler olduğunu görmekteyiz. İlaç kullanımı faydalıdır ve olması gereken bir tedavi yöntemidir. Fakat bu tedavi eşliğinde Bilişsel Davranışçı Terapi desteği ile bireyler yaşadıkları problemlerden kalıcı olarak kurtulabilirler. Bende kitabımda faydalı olması açısından Bilişsel Davranışçı Terapi ve uygulamalarından sıkça söz ettim.